English    Türkçe    فارسی   

2
2618-2642

  • Yol saliklerine mahremdik, Arş sakinlerine hemdem,
  • İlk sanat gönülden çıkar mı? İlk sevgi nasıl olurda unutulur?
  • Seferde Rum diyarı ehlinden birisini yahut Huten’li birisini görmekle vatan sevgisi kalbinden çıkar mı? 2620
  • Biz de bu şarabın sarhoşlarındandık, biz de kapısının âşıklarındandık.
  • Göbeğimizi onun sevgisiyle kestik, sevgisini canımıza ektiler.
  • Zamanede güzel günler gördük, baharda rahmet suları içtik.
  • Bizim varlığımızı da “Onun fazıl” ve ihsan eli ekmemiş midir? Bizi de yoktan yaratan o değil mi?
  • Ondan nice lütuflar görmüşüz, rıza gülistanında nice dolaşmışız. 2625
  • Başımıza rahmet elini koyar, bize de lütuf çeşmelerini izhar ederdi.
  • Ben daha çocukken, süt emiyorken beşiğimi kim salladı? O!
  • Onun sütünden başka kimden süt emdim, onun tedbirinden başka beni kim yetiştirdi?
  • Vücuda sütle giren huyu, çıkarmaya kimin iktidarı vardır?
  • Kerem denizi bir itapta, bulunsa bile, kerem kapılarını kapalı bırakır mı? 2630
  • Onun, asıl peşin ihsan ettiği para, lütuf ve vergisidir. Kahırsa, o paranın üstüne konmuş arızi bir tozdan ibarettir.
  • Âlemi lütfetmek için yarattı. Zerrelere, onun güneşi riayetlerde bulundu.
  • Ayrılık bile, onun kahrından doğmakla berber vuslatın kadrini bilmek içindir.
  • Bu suretle diler ki ayrıldığı, canın kulağını bursun, onu tedibetsin de can, vuslat günlerini bilsin.
  • Peygamber “Tanrı, âlemi yaratmadan maksadım, ihsan etmekti. 2635
  • Yarattım ki benden bir fayda görsünler, balıma parmaklarını bansınlar.
  • Ben bir fayda göreyim, çıplak adamdan bir libas elde edeyim diye yaratmadım, dedi” buyurmuştur.
  • Birkaç gün oldu ki beni huzurundan kovdu. Fakat yine gözüm onun güzel yüzünde.
  • Böyle bir yüzden bu çeşit kahra uğramak şaşılacak şey. Herkes sebeple meşgul olup durmakta.
  • Hâlbuki ben sebebe bakmam. Çünkü sebep sonra meydana gelen bir şeydir. Sonradan meydana gelen bir şeyin varlığına sebep olur. 2640
  • Ben ezeli lütfa bakar, sonradan meydana geleni yırtar, iki parça ederim.
  • Tutalım, Âdem’e secde etmemem hasettendi. Ama o haset de aşktan meydana geldi; inattan, inkârdan değil.