- Nemrut’un beyni, senin yüzünden döküldü binlerce fitneler meydana getiren Şeytan!
- مغز نمرود از تو آمد ریخته ** ای هزاران فتنهها انگیخته
- Filozof, zeki Firavunun aklı körleşti, senin yüzünden bir şey anlamaz oldu. 2665
- عقل فرعون ذکی فیلسوف ** کور گشت از تو نیابید او وقوف
- Ebulehep de senin yüzünden naehil, oldu. Ebülhakem de senin yüzünden Ebucehil kesildi.
- بو لهب هم از تو نااهلی شده ** بو الحکم هم از تو بو جهلی شده
- Ey bu satrançta nam için yüz binlerce ustayı mat eden!
- ای بر این شطرنج بهر یاد را ** مات کرده صد هزار استاد را
- Ey müşkül oyunlarıyla gönülleri yakan ve gönlüne merhamet gelmeyen!
- ای ز فرزین بندهای مشکلت ** سوخته دلها سیه گشته دلت
- Sen hile denizisin, halk bir katradan ibaret. Sen dağ gibisin, selim kalpli insanlara ancak bir zerre!
- بحر مکری تو خلایق قطرهای ** تو چو کوهی وین سلیمان ذرهای
- Ey düşmanlık edip duran Şeytan, senin hilenden kim kurtulabilir? Hepimiz tufana gark olmuşuz. Ancak Tanrı’nın koruduğu müstesna. 2670
- کی رهد از مکر تو ای مختصم ** غرق طوفانیم الا من عصم
- Nice saadetli yıldız, senin yüzünden ihtiraka düşmüştür. Nice askerler, nice topluluklar, senin yüzünden darmadağın olmuştur!”
- بس ستارهی سعد از تو محترق ** بس سپاه و جمع از تو مفترق
- İblis’in Muaviye’ye cevap vermesi
- باز جواب گفتن ابلیس معاویه را
- İblis Muaviye’ye dedi ki: “Bu bağı çöz. Ben, kalpla halis için mehenğim.
- گفت ابلیسش گشای این عقد را ** من محکم قلب را و نقد را
- Hak, beni aslanla köpeği imtihan etmek için yarattı, halisle kalpı ayırt etmek için halk etti.
- امتحان شیر و کلبم کرد حق ** امتحان نقد و قلبم کرد حق
- Ben, kalpın yüzünü ne vakit karartmışım. Kuyumcuyum ben, ona daima değerini verdim.
- قلب را من کی سیه رو کردهام ** صیرفیام قیمت او کردهام
- İyilere yol gösteririm, kuru dalları keserim. 2675
- نیکوان را ره نمایی میکنم ** شاخههای خشک را بر میکنم
- Bu otları niye ortaya koyarım? Hayvan hangi cinstendir, meydana çıksın diye.
- این علفها مینهم از بهر چیست ** تا پدید آید که حیوان جنس کیست
- Kurt, ceylândan bir yavru doğursa onun kurt yahut ceylân oluşunda şüphe edilir.
- گرگ از آهو چو زاید کودکی ** هست در گرگیش و آهویی شکی
- Önüne otla kemik koy. Bakalım hangisine tezce adım atacak, hangisine meyledecek?
- تو گیاه و استخوان پیشش بریز ** تا کدامین سو کند او گام تیز
- Eğer kemiğe gelirse köpektir, ota meylederse şüphe yok, ceylân cinsindendir.
- گر به سوی استخوان آید سگ است ** ور گیا خواهد یقین آهو رگ است
- Kahırla lütuf, birbirine eş oldu. Bu ikisinden bir hayır ve şer âlemi doğdu. 2680
- قهر و لطفی جفت شد با همدگر ** زاد از این هر دو جهانی خیر و شر
- Sen otla kemiği göster, nefis ve can gıdasını arz et.
- تو گیاه و استخوان را عرضه کن ** قوت نفس و قوت جان را عرضه کن
- Nefis gıdasını isterse aşağılıktır, ruh gıdasını isterse serverdir.
- گر غذای نفس جوید ابتر است ** ور غذای روح خواهد سرور است
- Tene hizmet ederse eşektir. Can denizine dalarsa inci bulur.
- گر کند او خدمت تن هست خر ** ور رود در بحر جان یابد گهر
- Gerçi bu ikisi birbirine aykırı, hayır ve şerdir ama ikisi de bir iş başındadır.
- گر چه این دو مختلف خیر و شراند ** لیک این هر دو به یک کار اندراند
- Peygamberler, ibadetlerini arz ederler, düşmanlar şehvetlerini. 2685
- انبیا طاعات عرضه میکنند ** دشمنان شهوات عرضه میکنند
- Ben iyiyi nasıl kötüleştirebilirim? Tanrı değilim ya! Ben bir davetçiyim, onları yaratan değil!
- نیک را چون بد کنم یزدان نیام ** داعیم من خالق ایشان نیام
- Güzeli çirkin yapabilir miyim? Rab değilim ki. Güzele çirkine bir aynayım.
- خوب را من زشت سازم رب نهام ** زشت را و خوب را آیینهام
- Hintli, bu, adamı kara suratlı gösteriyor diye aynayı yaktı.
- سوخت هندو آینه از درد را ** کاین سیه رو مینماید مرد را