English    Türkçe    فارسی   

2
293-317

  • Hakikatte gündüz, velilerin sırrıdır. Gündüz, onların aylarına nispetle gölgelere benzer.
  • Gündüzü, Allah erinin sırrının aksi bilin; gözü örten akşamı da onun ayıp örtücülüğünün aksi.
  • Allah onun için “Vedduha” buyurdu. “Vedduha”, Mustafa’nın gönlünün nurudur. 295
  • Allah, kuşluk zamanını sevdi derler ya. Bu söz de, kuşluk çağı, onun aksi olduğundandır.
  • Yoksa fâni olan şeye yemin etmek hatadır. Böyle olduğu halde fâni şeyin Allah’ın sözüne girmesi lâyık olur mu?
  • Halil “ Ben fâni olanları sevmem” dedi Halil böyle derse Ulu Allah nasıl olur da fâni şeyi diler, sever?
  • “Velleyl” den maksat yine Mustafa’nın ayıp örtücülüğü, toprağa mensup olan cismidir.
  • Bu kuşluk çağının güneşi o, gökten doğdu da gece gibi olan tene “Seni Rabb’in terk etmedi” dedi. 300
  • Belanın ta kendisinden vuslat meydana geldi; “ Sana darılmadı da” sözü de o tatlılıktan zuhur etti.
  • Esasen her söz bir halete alâmettir. Hâl ele benzer, söz de alete.
  • Kuyumcunun aleti, kunduracının elinde kuma ekilmiş tohuma döner.
  • Çiftçinin yanında kunduracının aleti, köpeğin, önünde saman, eşeğin önünde kemik gibidir.
  • “Enel Hakk” sözü, Mansur’un ağzında nurdu. “Enallah” sözü, Firavunun ağzında yalan! 305
  • Sopa, Musa’nın elinde doğruluğuna şahit oldu, sihirbazın elindeyse bir şeye yaramadı.
  • İsa, bu yüzden yoldaşına Tek Allah’ın o yüce adını belletmedi.
  • Çünkü bilmez de alete noksan bulur. Taşı, toprağa vur. Hiç ateş çıkar mı?
  • Elle alet taşla demire benzer. Çift olması gerek ki ateş çıksın.
  • Çifti olmayan, aleti bulunmayan Tek Allah’tır. Sayıda şüphe olabilir, Fakat Allah da şüphe yoktur. 310
  • İki diyenler, üç diyenler daha fazla diyenler, bir olduğunda mutlaka ittifak ederler.
  • Şaşılık gidince hepsi birleşir; iki, üç diyenler de bir derler.
  • Onun meydanında bir topsan, ona bir diyorsan durma, çevgânının etrafında dön dolaş!
  • Top padişahın elinin darbesiyle oynarsa, kemale ermiş olur.
  • Ey şaşı; bunları can kulağıyla dinle, gözüne kulak yoluyla ilâç ver! 315
  • Temiz söz, hakikatten uzak olan gönüllerde karar etmez, nurun aslına dek gider.
  • Çarpık ayakkabı, nasıl çarpık ayağa uyarsa Şeytanın afsun ve efsanesi de doğru olmayan gönüllere uyar.