Ey naz ve nimete bile sabredemeyen, kerim Allah’a nasıl sabredebiliyorsun? 3075
ای که صبرت نیست از ناز و نعیم ** صبر چون داری از الله کریم
Ey temize, pise bile sabırsız, Yaratanına nasıl sabredebiliyorsun?
ای که صبرت نیست از پاک و پلید ** صبر چون داری از آن کاین آفرید
Nerede bir Halil ki mağaradan çıkıp ayı görünce “ Bu benim Rabbim” dedikten sonra battığını görünce kendisine gelip “ Nerede kâinatı yaratan Allah?” desin.
کو خلیلی که برون آمد ز غار ** گفت هذا رب هان کو کردگار
Ben, bu iki meclis sahibini görmedikçe iki âlemi de görmek istemem.
من نخواهم در دو عالم بنگریست ** تا نبینم این دو مجلس آن کیست
Allah sıfatlarını görmedikçe ekmek bile yesem boğazımda kalır.
بیتماشای صفتهای خدا ** گر خورم نان در گلو ماند مرا
Onun yüzünü görmedikçe, onun gülünü, gül bahçesini temaşa etmedikçe lokma nasıl siner? 3080
چون گوارد لقمه بیدیدار او ** بیتماشای گل و گلزار او
Allah’ı ummadan bu suyu bir an bile kim içer? Ancak öküz ve eşek!
جز بر امید خدا زین آب خور ** کی خورد یک لحظه الا گاو و خر
Hayvan gibi olanlar, hatta ondan da aşağı bir dereceye düşmüş bulunanlar, hileyle dolu olsa bile yine pis, murdar, kokmuş kişilerdir.
آن که کالانعام بد بل هم اضل ** گر چه پر مکر است آن گنده بغل
Böyle kişinin hilesi de baş aşağı olmuştur, kendisi de. Zamanı geçip gitmiş, günü bir türlü gelmez olmuştur.
مکر او سر زیر و او سر زیر شد ** روزگاری برد و روزش دیر شد
Düşüncesi körleşmiş, aklı bozulmuş ömrü hiçe gitmiştir. Elif gibi hiçbir şeyi yoktur!
فکرگاهش کند شد عقلش خرف ** عمر شد چیزی ندارد چون الف
“ Ben de bu düşüncedeyim” dese bile bu da o nefsin hilesinden, masalındandır. 3085
آن چه میگوید در این اندیشهام ** آن هم از دستان آن نفس است هم
“Allah yargılayıcıdır, merhametlidir” demesi de aşağılık nefsin hilesinden başka bir şey değildir.
و انچه میگوید غفور است و رحیم ** نیست آن جز حیلهی نفس لئیم
Ey elimde ekmeğim yok diye gamdan ölen, Allah yargılayıcı ve merhametliyse ya bu korku ne?
ای ز غم مرده که دست از نان تهی است ** چون غفور است و رحیم این ترس چیست
İhtiyar bir adamın hastalıklardan doktora şikayeti, doktorun cevabı
شکایت گفتن پیر مردی به طبیب از رنجوریها و جواب گفتن طبیب او را
İhtiyarın biri, bir doktora “ Dimağım yorgun, aklım yerinde değil” dedi.
گفت پیری مر طبیبی را که من ** در زحیرم از دماغ خویشتن
Doktor dedi ki . “ O akıl zayıflığı ihtiyarlıktandır.” İhtiyar, “ Gözüm de kararıyor” dedi. Doktor “Koca ihtiyar, ihtiyarlıktan” dedi.
گفت از پیری است آن ضعف دماغ ** گفت بر چشمم ز ظلمت هست داغ
Doktor, ”Koca ihtiyar, ihtiyarlıktan” dedi. Adam, “ Arkam dehşetli ağrıyor” deyince, 3090
گفت از پیری است ای شیخ قدیم ** گفت پشتم درد میآید عظیم
Doktor dedi ki: “A zayıf ihtiyar, ihtiyarlıktan!” Adam, “ Ne yiyorsam hazmedemiyorum” dedi.
گفت از پیری است ای شیخ نزار ** گفت هر چه میخورم نبود گوار
Doktor “ Mide zayıflığı da ihtiyarlıktan” dedi. Adam, “ Nefes alırken sıkıntı çekiyorum, nefes darlığım var” dedi.
گفت ضعف معده هم از پیری است ** گفت وقت دم مرا دم گیری است
Doktor dedi ki: “Evet, nefes darlığı da ihtiyarlıktan. İhtiyarlayınca insanda iki yüz türlü illet peyda olur.”
گفت آری انقطاع دم بود ** چون رسد پیری دو صد علت شود
İhtiyar kızıp, “ Be ahmak, lâfın hep bu mu, sen doktorluktan yalnız bunu mu belledin?
گفت ای احمق بر این بر دوختی ** از طبیبی تو همین آموختی
Be herif, Allah her derde bir derman verdi, bunu bilemiyor musun? 3095
ای مدمغ عقلت این دانش نداد ** که خدا هر رنج را درمان نهاد
Sen ahmak bir eşeksin, bilgin de kıt, aklın da. Ayağın kısa olduğundan yeryüzünde kalakalmışsın” dedi.
تو خر احمق ز اندک مایگی ** بر زمین ماندی ز کوتهپایگی
Doktor cevap verdi: “Ey yaşı altmış, işi bitmiş adam, bu kızgınlık, bu hiddet de ihtiyarlıktan!”
پس طبیبش گفت ای عمر تو شصت ** این غضب وین خشم هم از پیری است
Vücudun bütün cüzileri, zayıflar, yıpranır, sabır da azalır.
چون همه اوصاف و اجزا شد نحیف ** خویشتنداری و صبرت شد ضعیف
İki çift söze bile tahammül edemez, haykırır. Bir yudum suyu bile hazmedemez, kusuverir!
بر نتابد دو سخن زو هی کند ** تاب یک جرعه ندارد قی کند