English    Türkçe    فارسی   

2
3079-3103

  • Allah sıfatlarını görmedikçe ekmek bile yesem boğazımda kalır.
  • بی‏تماشای صفتهای خدا ** گر خورم نان در گلو ماند مرا
  • Onun yüzünü görmedikçe, onun gülünü, gül bahçesini temaşa etmedikçe lokma nasıl siner? 3080
  • چون گوارد لقمه بی‏دیدار او ** بی‏تماشای گل و گلزار او
  • Allah’ı ummadan bu suyu bir an bile kim içer? Ancak öküz ve eşek!
  • جز بر امید خدا زین آب خور ** کی خورد یک لحظه الا گاو و خر
  • Hayvan gibi olanlar, hatta ondan da aşağı bir dereceye düşmüş bulunanlar, hileyle dolu olsa bile yine pis, murdar, kokmuş kişilerdir.
  • آن که کالانعام بد بل هم اضل ** گر چه پر مکر است آن گنده بغل‏
  • Böyle kişinin hilesi de baş aşağı olmuştur, kendisi de. Zamanı geçip gitmiş, günü bir türlü gelmez olmuştur.
  • مکر او سر زیر و او سر زیر شد ** روزگاری برد و روزش دیر شد
  • Düşüncesi körleşmiş, aklı bozulmuş ömrü hiçe gitmiştir. Elif gibi hiçbir şeyi yoktur!
  • فکرگاهش کند شد عقلش خرف ** عمر شد چیزی ندارد چون الف‏
  • “ Ben de bu düşüncedeyim” dese bile bu da o nefsin hilesinden, masalındandır. 3085
  • آن چه می‏گوید در این اندیشه‏ام ** آن هم از دستان آن نفس است هم‏
  • “Allah yargılayıcıdır, merhametlidir” demesi de aşağılık nefsin hilesinden başka bir şey değildir.
  • و انچه می‏گوید غفور است و رحیم ** نیست آن جز حیله‏ی نفس لئیم‏
  • Ey elimde ekmeğim yok diye gamdan ölen, Allah yargılayıcı ve merhametliyse ya bu korku ne?
  • ای ز غم مرده که دست از نان تهی است ** چون غفور است و رحیم این ترس چیست‏
  • İhtiyar bir adamın hastalıklardan doktora şikayeti, doktorun cevabı
  • شکایت گفتن پیر مردی به طبیب از رنجوریها و جواب گفتن طبیب او را
  • İhtiyarın biri, bir doktora “ Dimağım yorgun, aklım yerinde değil” dedi.
  • گفت پیری مر طبیبی را که من ** در زحیرم از دماغ خویشتن‏
  • Doktor dedi ki . “ O akıl zayıflığı ihtiyarlıktandır.” İhtiyar, “ Gözüm de kararıyor” dedi. Doktor “Koca ihtiyar, ihtiyarlıktan” dedi.
  • گفت از پیری است آن ضعف دماغ ** گفت بر چشمم ز ظلمت هست داغ‏
  • Doktor, ”Koca ihtiyar, ihtiyarlıktan” dedi. Adam, “ Arkam dehşetli ağrıyor” deyince, 3090
  • گفت از پیری است ای شیخ قدیم ** گفت پشتم درد می‏آید عظیم‏
  • Doktor dedi ki: “A zayıf ihtiyar, ihtiyarlıktan!” Adam, “ Ne yiyorsam hazmedemiyorum” dedi.
  • گفت از پیری است ای شیخ نزار ** گفت هر چه می‏خورم نبود گوار
  • Doktor “ Mide zayıflığı da ihtiyarlıktan” dedi. Adam, “ Nefes alırken sıkıntı çekiyorum, nefes darlığım var” dedi.
  • گفت ضعف معده هم از پیری است ** گفت وقت دم مرا دم گیری است‏
  • Doktor dedi ki: “Evet, nefes darlığı da ihtiyarlıktan. İhtiyarlayınca insanda iki yüz türlü illet peyda olur.”
  • گفت آری انقطاع دم بود ** چون رسد پیری دو صد علت شود
  • İhtiyar kızıp, “ Be ahmak, lâfın hep bu mu, sen doktorluktan yalnız bunu mu belledin?
  • گفت ای احمق بر این بر دوختی ** از طبیبی تو همین آموختی‏
  • Be herif, Allah her derde bir derman verdi, bunu bilemiyor musun? 3095
  • ای مدمغ عقلت این دانش نداد ** که خدا هر رنج را درمان نهاد
  • Sen ahmak bir eşeksin, bilgin de kıt, aklın da. Ayağın kısa olduğundan yeryüzünde kalakalmışsın” dedi.
  • تو خر احمق ز اندک مایگی ** بر زمین ماندی ز کوته‏پایگی‏
  • Doktor cevap verdi: “Ey yaşı altmış, işi bitmiş adam, bu kızgınlık, bu hiddet de ihtiyarlıktan!”
  • پس طبیبش گفت ای عمر تو شصت ** این غضب وین خشم هم از پیری است‏
  • Vücudun bütün cüzileri, zayıflar, yıpranır, sabır da azalır.
  • چون همه اوصاف و اجزا شد نحیف ** خویشتن‏داری و صبرت شد ضعیف‏
  • İki çift söze bile tahammül edemez, haykırır. Bir yudum suyu bile hazmedemez, kusuverir!
  • بر نتابد دو سخن زو هی کند ** تاب یک جرعه ندارد قی کند
  • Ancak Allah sarhoşu olan ihtiyar müstesna. O tertemiz bir yaşayışa sahiptir. 3100
  • جز مگر پیری که از حق است مست ** در درون او حیات طیبه است‏
  • Zahiren ihtiyardır ama hakikatte çocuk. Zaten o veli ve nebi nedir ki?
  • از برون پیر است و در باطن صبی ** خود چه چیز است آن ولی و آن نبی‏
  • Eğer iyinin, kötünün yanında zahir olmasalar bu aşağılık kişilerin onlara şu hasedi neden?
  • گر نه پیدایند پیش نیک و بد ** چیست با ایشان خسان را این حسد
  • Onlar yakîn ilmini bilmiyorlarsa onlara karşı bu buğuz, bu hilekârlık, bu kin ne?
  • ور نمی‏دانندشان علم الیقین ** چیست این بغض و حیل سازی و کین‏