- Ey azıcık bir şeyden kırılan sırça gönüllü, sen sabrın zevkini ne bilirsin? Hele o Çikil güzeline ulaşmak için çekilen sabrın lezzetini!
- تو چه دانی ذوق صبر ای شیشه دل ** خاصه صبر از بهر آن نقش چگل
- Savaş zevki, kudret ve kuvvetli ere göredir, karı tabiatlı adamsa ancak zekerden zevk alır. 3150
- مرد را ذوق غزا و کر و فر ** مر مخنث را بود ذوقاز ذکر
- Zekerden başka ne dini vardır, ne zikri; o düşünce, o adamı ta aşağılık yere kadar çekip götürür.
- جز ذکر نه دین او و ذکر او ** سوی اسفل برد او را فکر او
- Gökyüzüne bile çıksa korkma ondan. Çünkü o, ancak aşağılık aşkıyla ders öğrenmiştir.
- گر بر آید بر فلک از وی مترس ** کاو بعشق سفل آموزید درس
- Çanı yukarılarda çalınsa, Çan sesi yukarılardan gelse bile atını aşağıya doğru sürüp durur.!
- او بسوی سفل میراند فرس ** گر چه سوی علو جنباند جرس
- Yoksulların âlemlerinden korkulur mu? O âlemler lokma elde etmek için bir yoldur.
- از علمهای گدایان ترس چیست ** کان علمها لقمهی نان را رهی است
- Oğlanın iriyarı adamdan korkması, Adamın ”Korkma çocuğum, ben er değilim” demesi
- ترسیدن کودک از آن شخص صاحب جثه و گفتن آن شخص که ای کودک مترس که من نامردم
- Bir iri adam bir oğlanı ele geçirdi. Bu adam bana kast eder diye çocuğun yüzü sarardı. 3155
- کنگ زفتی کودکی را یافت فرد ** زرد شد کودک ز بیم قصد مرد
- Adam dedi ki “ Güzelim, emin ol, sen benim üstüme bineceksin.
- گفت ایمن باش ای زیبای من ** که تو خواهی بود بر بالای من
- Ben korkunç görünsem de aldırış etme, bil ki ben bir ibneyim. Deveye biner gibi bin üstüme, sür”
- من اگر هولم مخنث دان مرا ** همچو اشتر بر نشین میران مرا
- İnsanların suretleriyle manaları da işte böyledir. Dışardan adam görünürler, içerden melûn Şeytan!
- صورت مردان و معنی این چنین ** از برون آدم درون دیو لعین
- Ey Âd gibi ipiri adam, sen rüzgârın tesiriyle dalın vurduğu davula benziyorsun.
- آن دهل را مانی ای زفت چو عاد ** که بر او آن شاخ را میکوفت باد
- Tilki, hava ile dolu tulum gibi bir davul yüzünden avını yele verdi. 3160
- روبهی اشکار خود را باد داد ** بهر طبلی همچو خیک پر ز باد
- Davulda bir can olmadığını, içinin hava dolu olduğunu görünce dedi ki: “ Domuz bile şu bomboş tulumdan yeğ!”
- چون ندید اندر دهل او فربهی ** گفت خوکی به ازین خیک تهی
- Davul sesinden tilkiler korkar, fakat akıllı kişi onu öyle döver ki deme gitsin!
- روبهان ترسند ز آواز دهل ** عاقلش چندان زند که لا تقل
- Ormana dalan süvariden korkan okçu
- قصهی تیر اندازی و ترسیدن او از سواری که در بیشه میرفت
- Bir atlı cins ata binmiş, pür silâh, heybetle bir ormana dalmış, gidiyordu.
- یک سواری با سلاح و بس مهیب ** میشد اندر بیشه بر اسبی نجیب
- Usta bir okçu görüp korkarak yayını çekti.
- تیر اندازی به حکم او را بدید ** پس ز خوف او کمان را در کشید
- Onu vurmak isterken atlı bağırdı: “Ben cüssece iriyim ama hakikatte zayıf bir adamım. 3165
- تا زند تیری سوارش بانگ زد ** من ضعیفم گر چه زفت استم جسد
- Sakın benim iriliğime bakma, savaş zamanı kocakarıdan da aşağıyım.”
- هان و هان منگر تو در زفتی من ** که کمم در وقت جنگ از پیر زن
- Okçu “haydi git, iyi ki söyledin, yoksa korkumdan seni vuracaktım” dedi.
- گفت رو که نیک گفتی ور نه نیش ** بر تو میانداختم از ترس خویش
- Nice adamlar vardır ki erkek olmadıklarından ellerinde kılıç olduğu halde karşıdakini silâhla tepelenmişlerdir.
- بس کسان را کالت پیکار کشت ** بیرجولیت چنان تیغی به مشت
- Rüstemlerin silâhını bile kuşansan ehli olmadıktan sonra canından olursun.
- گر بپوشی تو سلاح رستمان ** رفت جانت چون نباشی مرد آن
- Oğul, kılıcı bırak da can siperini ele al. Bu padişahtan ancak başsız olan başını kurtarır. 3170
- جان سپر کن تیغ بگذار ای پسر ** هر که بیسر بود از این شه برد سر
- Senin silâhın; hilen, düzenindir. Hem senden doğar hem canına kast eder.
- آن سلاحت حیله و مکر تو است ** هم ز تو زایید و هم جان تو خست
- Bu hilelerden mademki bir fayda elde edemedin, hileyi bırak da devletlere kavuşasın.
- چون نکردی هیچ سودی زین حیل ** ترک حیلت کن که پیش آید دول
- Mademki hileden bir meyve elde edip yiyemedin, bırak hileyi, Allah’ı ara!
- چون که یک لحظه نخوردی بر ز فن ** ترک فن گو میطلب رب المنن