English    Türkçe    فارسی   

2
3179-3203

  • Sonra dedi ki: “O iki çuvalda ne dolu? Doğruca söyle!”
  • Bedevi “ Bir tanesinde buğday var. Öbürü kum, yiyecek bir şey değil! ” dedi. 3180
  • Adam “Neden bu kumu doldurdun” diye sordu. Bedevi cevap verdi: “O çuval boş kalmasın diye”.
  • Adam; “Akıllılık edip buğdayın yarısını bu çuvala, yarısını da öbür çuvala koy.
  • Bu suretle hem çuvallar hafifler, hem devenin yükü “ dedi. Bedevi bu fikri pek beğenip “ Ey akıllı ve hür hakîm,
  • Böyle bir ince fikir, böyle bir güzel rey sahibi olduğun halde neden böyle çırçıplaksın, yaya yürüyor, yoruluyorsun?”
  • Dedi. O iyi kalpli bedevi, hakîme acıdı, onu deveye bindirmek istedi. Tekrar 3185
  • “Ey güzel sözlü hakîm, birazcık halinden bahset.
  • Böyle bir akılla, böyle bir kifayetle sen ya vezirsin, ya padişah. Doğru söyle!” dedi.
  • Hakîm dedi ki: “İkisi de değilim, halktan bir adamım. Halime, elbiseme baksana!”
  • Bedevi “Kaç deven, kaç öküzün var?” diye sordu. Hakîm cevap verdi: “Uzun etme. Ne ona malikim, ne buna!”
  • Bedevi, “Peki, bari dükkânındaki mal ne, onu söyle!” dedi. Hakîm dedi ki “Benim dükkânım nerede, yerim yurdum nerede? 3190
  • Bedevi, öyleyse paranı sorayım: sen yapayalnız gidiyorsun, hoş nasihatlerde bulunuyorsun, ne kadar paran var?
  • Âlemdeki bakırları altın yapacak kimya senin elinde, akıl ve bilgi incilerin tümen, tümen dedi!” dedi.
  • Hakîm, “Ey Arabın iftiharı, vallahi para şöyle dursun, bir gecelik yiyecek alacak mangırım bile yok.
  • Yalınayak, başıkabak koşup duruyorum. Kim, bir dilim ekmek verirse oraya gidiyorum.
  • Bu kadar hikmet, fazilet ve hünerden ancak hayal ve baş ağrısı elde ettim” deyince; 3195
  • Arap dedi ki : “ Yürü, yanımdan uzaklaş, senin nuhusetin benim başıma da çökmesin.
  • O şom hikmetini benden uzaklaştır. Sözün, zamane halkına şom.
  • Ya sen o yana git, ben bu yana gideyim. Yahut sen önden yürü, ben arkadan yürüyeyim.
  • Bir çuvalımda buğday, öbüründe kum olması, senin hikmetinden daha iyi be hayırsız!
  • Benim ahmaklığım, çok mübarek bir ahmaklık. Gönlümde azığım var, canım perhizkâr!” 3200
  • Sen de şekavetin azalmasını istiyorsan çalış, sendeki hikmet azalsın.
  • Tabiattan doğan, hayalden meydana gelen hikmet, Allah nurunun feyzinden nasipsiz bir hikmettir.
  • Dünya hikmeti, zannı, şüpheyi artırır, din hikmetiyse insanı feleğin üstüne çıkarır.