English    Türkçe    فارسی   

2
3219-3243

  • Ten ehlinin yanında edep, zahiri muameleden ibarettir. Çünkü Allah, onlardan gizli şeyleri örtmüştür.
  • Fakat gönül ehillerinin yanında edep, bâtıni bir muameledir. Bâtına aittir. Zira onların gönülleri, gizli şeyleri anlar. 3220
  • Sen ne aykırı iş yapıyorsun. Körlerin yanına bir makam kapmak hevesiyle gidiyor, huzur ile edebe riayet ederek ta kapı yanında oturuyor.
  • Gözlülerin yanındaysa edebi terk ediyorsun. Onun için şehvet ateşine odun oldun ya!
  • Mademki anlayışın yok, hidayet nurundan mahrumsun, körler için yüzünü cilâla, süsle dur.
  • Gözlülerin huzurunda da yüzüne pislik sür; sonra da bu kokmuş halinle nazlan!
  • Şeyh, derhal iğnesini denize attı ve yüce sesle iğneyi istedi. 3225
  • Yüz binlerce Allah balığı, her birinin ağzında birer altın iğne olduğu halde,
  • Ey şeyh Allah’ın iğnelerini al, diye Allah denizinden baş çıkardı.
  • İbrahim Ethem, yüzünü o emîre dönüp dedi ki; Ey emîr, gönül saltanatı mı iyi, öyle bayağı bir saltanat mı?
  • Bu zahiri bir işaretten ibaret, bir hiç bile değil. Bâtın âlemine varırsan bunun yirmi mislini görürsün.
  • Şehre bahçeden bir dal getirirler. Fakat bağı bostanı oraya nasıl götürsünler? 3230
  • Hele bu gökyüzü, ancak bir yaprağı olan bir bağ olursa, hatta o âlem bir içtir, hakikattir de şu cihan, onun kabuğuna benzer.
  • Sen, o bağa doğru adım atamıyorsun. Fazla koku kokla da nezleni gider!
  • Bu suretle o koku, canını çeksin de gözlerinin nuru olsun.
  • Yakup Peygamberin oğlu Yusuf, bu koku hakkında “ Gömleğimi alın, götürüp babamın yüzüne koyun” dedi.
  • Ahmet, bu koku için vaizlerinde daima “ Gözüm namazda ışıklanır” buyurdu. 3235
  • Beş duyguda birbirleriyle birleşmiştir. Çünkü beşi de bir asıldan meydana gelmedir.
  • Bu beş duygudan biri kuvvetlense öbürleri de kuvvetlenir; birisi her birisine sâki olur.
  • Gözün görüşü, söz söyleme kabiliyetini artırır. Gözdeki aşk da doğruluğu.
  • Doğruluk, her duygunun uyanıklığıdır, bu suretle duygulara zevk, munis olur.
  • Ârifin gaybı gören nurla nurlanması
  • Sülûkta bir duygu, bağını çözdü mü öbür duyguların hepsi birden değişir. 3240
  • Bir duygu, zahiri duygularla idrak edilemeyecek şeyleri duydu, gördü mü, gayba ait şeyler bütün duygulara aşikâr olur.
  • Sürüden bir koyun yürüyüp dereyi atlayınca öbür koyunlar da birer, birer o tarafa atlarlar.
  • Sen de duygu koyunlarını sür, Allah yazısında yay, otlat.