- Bu yokluklar, yüze perdedir. O, leğen altında gizli ışığa benzer.
- این فناها پردهی آن وجه گشت ** چون چراغ خفیه اندر زیر طشت
- Hulâsa bu ten başı, o başa perdedir. O başın önünde bu ten başı kesilmiş gibidir, bir şeye yaramaz.
- پس سر این تن حجاب آن سر است ** پیش آن سر این سر تن کافر است
- Kâfir kimdir? Şeyhin imanından gafil olan. Ölü kimdir? Şeyhin canından haberdar olmayan! 3325
- کیست کافر غافل از ایمان شیخ ** چیست مرده بیخبر از جان شیخ
- Can, tecrübelerle sabittir ki haberdar olmaktan ibarettir. Kim, daha fazla haberdarsa daha ziyade canlıdır.
- جان نباشد جز خبر در آزمون ** هر که را افزون خبر جانش فزون
- Canımız hayvan canından daha üstündür, neden? Çünkü daha fazla biliyoruz.
- جان ما از جان حیوان بیشتر ** از چه ز آن رو که فزون دارد خبر
- Meleklerin canı da bizim canımızdan üstün. Çünkü onlarda Hissi Müşterek yoktur.
- پس فزون از جان ما جان ملک ** کاو منزه شد ز حس مشترک
- Ehil olanların canlarıysa meleklerin canlarından üstündür, şaşkınlığı bırak!
- و ز ملک جان خداوندان دل ** باشد افزون تو تحیر را بهل
- Melekler, Âdeme secde ettiler; çünkü onun canı, meleklerinkinden üstündür. 3330
- ز آن سبب آدم بود مسجودشان ** جان او افزونتر است از بودشان
- Üstün olmasaydı secde ederler miydi? Üstün olanın daha aşağı mertebede bulunana secde etmesini emretmek doğru bir şey değil değildir, yaraşmaz.
- ور نه بهتر را سجود دونتری ** امر کردن هیچ نبود در خوری
- Allah’ın adaleti, Allah’ın lütfu bir gülün dikenine secde etmesini hoş görür mü?
- کی پسندد عدل و لطف کردگار ** که گلی سجده کند در پیش خار
- Bir can, oldu da son mertebeyi de aştı mı artık her şeyin canı, ona mûti olur;
- جان چو افزون شد گذشت از انتها ** شد مطیعش جان جملهی چیزها
- Kuş, balık, in, cin, insan, hepsi ona itaat eder. Çünkü o üstündür, öbürleri noksan.
- مرغ و ماهی و پری و آدمی ** ز انکه او بیش است و ایشان در کمی
- Balıklar, hırkasını diksin diye ona iğne getirirler. Bu, ipliğin iğneye tâbi olmasına benzer. 3335
- ماهیان سوزنگر دلقش شوند ** سوزنان را رشتهها تابع بوند
- -Allah rahmet etsin- İbrahim Ethem hikâyesinin sonu
- بقیهی قصهی ابراهیم ادهم بر لب آن دریا
- O emîr, balıkların İbrahim Ethem’in emrini yerine getirdiklerini, balıkların ağızlarında iğneyle sudan baş çıkardıklarını görünce vecde geldi.
- چون نفاذ امر شیخ آن میر دید ** ز آمد ماهی شدش و جدی پدید
- Bir ah çekip “Balık bile pîri tanıyor. Yuh olsun o tapudan sürülen tene!
- گفت اه ماهی ز پیران آگه است ** شه تنی را کاو لعین درگه است
- Balıklar bile pîri biliyorlar da biz ondan uzağız. Biz, bu devletten mahrumuz da onlar erişmiş” deyip,
- ماهیان از پیر آگه ما بعید ** ما شقی زین دولت و ایشان سعید
- Secde ederek ağlaya ,ağlaya perişan bir halde yola düzüldü; bu kerametin aşkından divaneye döndü.!
- سجده کرد و رفت گریان و خراب ** گشت دیوانه ز عشق فتح باب
- Hey yüzünü yıkamamış pis herif, neredesin sen? Kiminle kavgaya girişiyor, kime haset ediyorsun?! 3340
- پس تو ای ناشسته رو در چیستی ** در نزاع و در حسد با کیستی
- Sen aslanın kuyruğuyla oynamakla, meleklere saldırmaktasın.
- با دم شیری تو بازی میکنی ** بر ملایک ترک تازی میکنی
- Hayırdan ibaret olana neden kötü söylüyorsun. Kendine gel, o alçalışı yücelme sayma.
- بد چه میگویی تو خیر محض را ** هین ترفع کم شمر آن خفض را
- Kötü nedir? Aşağılık ve muhtaç bakır, Şeyh kimdir? Ucu, sonu olmayan kimya!
- بد چه باشد مس محتاج مهان ** شیخ که بود کیمیای بیکران
- Bakır, kimya yüzünden altın olmak kabiliyetinde değilse kimya, bakır yüzünden bakırlaşmaz ya!
- مس اگر از کیمیا قابل نبد ** کیمیا از مس هرگز مس نشد
- Kötü nedir? İşi ateş gibi serkeş kişi, şeyh kimdir? Ezel denizinin ta kendisi. 3345
- بد چه باشد سرکشی آتش عمل ** شیخ که بود عین دریای ازل
- Ateşi daima su ile korkuturlar. Fakat suyu hiç ateşle korkutabilirler mi?
- دایم آتش را بترسانند از آب ** آب کی ترسید هرگز ز التهاب
- Sen ayın yüzünde ayıp noksan buluyor, cennette diken topluyorsun.
- در رخ مه عیب بینی میکنی ** در بهشتی خارچینی میکنی