English    Türkçe    فارسی   

2
3457-3481

  • Söylersen bile sual tarzında söz söyle. Padişahlar padişahıyla edepli konuş!
  • Kibir ve kinin başlangıcı şehvettendir. Şehvetinin yerleşip kuvvetlenmesi de itiyat yüzündendir.
  • Kötü huy, âdet edindiğinden dolayı sağlamlaşır, yerleşir. Seni ondan vazgeçirmek isteyene kızarsın.
  • Toprak yemeye alışırsan kim seni bundan menetmeye kalkışırsa onu düşman sayarsın. 3460
  • Puta tapanlar, bu tapmayı huy edindiklerinden men edenlere düşman olmuşlardır.
  • İblis, ululanmayı huy edinmişti de eşekliğinden Âdem’i kendisinden aşağı gördü.
  • “Benden daha ulu başka birisi yok ki. Benim gibi bir kişi, ona secde eder mi?” dedi.
  • Ululuk zehirdir. Ancak, ta ezelden panzehire sahip olan ruh müstesna.
  • Dağ, yılanla dolu ise içerisinde panzehir yeri bulundukça korkma. 3465
  • Kafana ululuk yerleşmiş, onun için kim seni kırarsa onu ezelî düşman sayarsın.
  • Birisi huyuna aykırı söz söylerse ona bir hayli kinlenirsin.
  • Beni huyumdan çevirecek, şakirt haline sokacak, kendisine tâbi kılacak dersin.
  • Böyle adamın kötü huyu serkeş olmasa, o huya aykırı şeylere niye ateşlenir, kızar;
  • Yahut muhalife müdana eder, onun gönlünde bir yer kazanır? 3470
  • Çünkü kötü huyu adamakıllı kuvvetlenmiştir. Karınca gibi olan şehvetti, itiyat yüzünden adeta ejderha kesilmiştir.
  • Şehvet yılanını önceden öldür. Yoksa hemencecik ejderhalaşır.
  • Fakat herkes, yılanını karınca görür. Sen kendini bir gönül sahibine sor!
  • Bakır, altın olmadıkça bakırlığını; gönül padişah olmadıkça müflisliğini bilmez.
  • Bakır gibi sen de iksire hizmet et. Gönül, dildarın cevrini çek. 3475
  • Dildar kimdir? İyice bil. Dildar ehli dildir. Çünkü ehli dil olan, gece ve gündüz gibi cihandan kaçıp durmakta, âlemde eğleşmemektedir.
  • Allah kulunun ayıbını az söyle, padişahı hırsızlıkla az kına.
  • Gemide bir dervişi hırsızlıkla töhmet altına almaları
  • Bir gemide bir derviş vardı. Erliği kendisine arka yastığı yapmış, ona dayanmıştı.
  • Gemide bir kese altın kayboldu. O, uyuyordu. Herkesi aradılar. Birisi onu da gösterip,
  • “Bu uyuyan yoksulu da arayalım” dedi. Para sahibi derdinden onu da uyandırdı. 3480
  • “Bu gemide bir kese kayboldu. Herkesi aradık, bu arayıştan sen kurtulamazsın.