English    Türkçe    فارسی   

2
3561-3585

  • Ben, yücelerde uçan bir kuşum, endişe sinek! Sinek nasıl olurda beni elde edebilir?
  • Ayakları kırık olanlar da benimle buluşsunlar, konuşsunlar diye göğün yücelerinden kasten aşağıya inerim.
  • Aşağılık sıfatlardan usandım mı melekler gibi uçuveririm.
  • Benim kanadım, kendinden çıkmadır. Vücuduma iki kanat yapıştırmadım ben.
  • Cafer-i Tayyar’ın kanadı kendindendir, Cafer-i Tarrar’ın kanadı ise iğreti. 3565
  • Tatmayan adama göre bu, dâvadan ibarettir. Fakat makamı yüce kişilere göre dâva değil, manadır.
  • Bu söz, kargaya göre lâftan, kuru iddiadan ibarettir. Nitekim sineğe göre dolu tencere ile boş tencere birdir.
  • İçinde lokma gevher olduktan sonra çekinme muktedir olduğun kadar ye!
  • Şeyhin biri bir gün, halkın kötü zannını gidermek için leğene kustu, leğen inciyle doldu.
  • Bu suretle o basiret sahibi pir, halkın az akıllılığına acıyıp ancak akılla anlaşılır inciyi gözle görülür inci haline getirdi. 3570
  • Fakat midende temiz de pis murdar bir hale geliyorsa boğazını kilitle, anahtarı da sakla.
  • Lokma, kimde ululuk nuru haline gelirse ne dilerse yesin... Ona helâl!
  • Doğruluğuna kendisi tanık olan iddia
  • Eğer benim canıma âşina isen bilirsin ki şu manalı sözüm boş dâva değildir.
  • Gece yarısında bile senin yanındayım; kendine gel... Geceleyin korkma; ben senin adamınım, hısmınım dersem,
  • Bu iki iddia da, eğer hısımlarının sesini tanırsan sence doğrudur. 3575
  • Yanında olmak da, hısmın bulunmak da iddiadır ama iyi anlayan kişiye göre ikisi de mânadan ibarettir ve doğrudur.
  • Sesinin yakından gelişi de şehadet eder ki bu nefes, bir sevgilinin yanından gelmekte.
  • Hısımların seslerindeki tat da o hısmın doğruluğuna şahittir.
  • Fakat Allah ilhamına mazhar olmayan ve bilgisizliğinden yabancı sesiyle akraba sesini birbirinden ayırt edemeyen ahmağa göre,
  • Bu adamın sözü dâvadan ibarettir. Bu ahmağın bilgisizliği, inkârına sebep olur. 3580
  • Fakat gönlünde Allah nurları olan akıllı, anlayışlı kişiye göre bu ses, mananın ta kendisidir ve doğrudur.
  • Bu, şuna benzer: Arapça bilen birisi, Arapça “Ben Arapça bilirim” dese,
  • Onun Arapça bilirim demesi dâvadır ama Arapça söyleyişi de manadır, dâvasının ispatıdır.
  • Yahut bir kâtip, kâğıdın üstüne “Ben kâtibim, yazı okuyabilirim, yüce bir kişiyim” diye yazsa,
  • Bu yazı filvaki dâvadır ama yazılan şeyde dâvanın doğruluğuna şahittir. 3585