English    Türkçe    فارسی   

2
371-395

  • Dini babadan bedava bir miras olarak buldun da onun için başını şükretmeden çevirdin.
  • Miras yedi, mal kadrini ne bilsin? Rüstem can verdi, Zâl bedava şeref kazandı!
  • Ben, birisini ağlatırsam rahmetim coşar; ağlayıp taşanda nimetime erişir.
  • Birisine bir şeyi vermek istemezsem o isteği göstermem. Fakat gönlünü kapattım mı artık açmam.
  • Rahmetim, o ağlamalara bağlıdır. Kul ağladı mı rahmet denizi, kabarmaya, dalgalanmaya başlar. 375
  • Allah, aziz sırrını takdis etsin, şeyh Ahmed-i Hıdraveyh’in Allah ilhamıyla borçlular için helva satması
  • Bir şeyh vardı. Cömertlikle anılmıştı, o yüzden de daima borçluydu.
  • Büyüklerden on binlerce lira borç almış, âlemdeki yoksullara harcetmişti.
  • Borçlu bir de tekke kurmuş, canını da, malını da, tekkesini de Allah uğruna feda etmişti.
  • Allah, Halil’e nasıl kumu un etmişse onun da borcunu her taraftan öderdi.
  • Peygamber dedi ki: “Pazarlarda iki melek daima dua eder. 380
  • Ey Allah, sen verenlere, ihsan edenlere fazlasıyla ver; nekes malını da telef et!
  • Bilhassa canını bağışlayan, kendisini Allah’a kurban eden,
  • İsmail gibi boynunu veren kişiye fazlasıyla ver! “Hiç o boyna bıçak işler mi?
  • Şehirler de bu yüzden diridirler, bu yüzden zevk ve safa içindedirler. Sen kâfir gibi yalnız kalıba bakma!
  • Çünkü Allah, onlara karşılık olarak ebedi ve gamdan, mihnetten, kötülükten emin bir can vermiştir. 385
  • Borçlu Şeyh, yıllarca bu işte bulundu, vazifesi buymuş gibi halktan borç almakta, halka vermekteydi.
  • Ölüm gününde ulu bir bey olmak için ölümüne kadar bu çeşit tohumlar ekmekteydi.
  • Şeyh’in ömrü sona erip de vücudunda ölüm alâmetlerini görünce,
  • Borçlular etrafına toplandı. Şeyh, mum gibi kendi kendisine eriyip gidiyordu.
  • Borçluların ümidi kesildi, suratları ekşidi, dertlerine dert katıldı. 390
  • Şeyh, ”Şu kötü şüpheye düşenlere bak! Allah’ın dört yüz dinar altını yok mu ki?” dedi.
  • Bu sırada dışardan bir çocuk, birkaç para kazanmak ümidiyle “Helva” diye bağırdı.
  • Şeyh, hizmetçiye, ”Git helvanın hepsini al,
  • Borçlular yesinler de bir müddetçik olsun bana acı acı bakmasınlar” diye başıyla işaret etti.
  • Hizmetçi, helvanın hepsini almak üzere hemen dışarı çıktı. 395