English    Türkçe    فارسی   

2
3757-3781

  • Tavusların ayakları bile, bakılsa, öbür tavusların kanatlarından daha güzel görünür.
  • Hakan kuşlarının kuru bir sesten ibaret kuşdilleri nerede, Süleyman kuşlarının söyledikleri kuşdili nerede?
  • Sen ne bilirsin kuşların seslerini? Bir an olsun Süleyman’ı görmedin ki!
  • İnsana sesi neşe veren o kuşun kanadı meşrıktan da hariç, mağripten de. 3760
  • Her ahengi, Kürsi’den ta yere kadar bütün âlemi doldurur. Azameti yeryüzünden Arşa kadar bütün cihanı istilâ eder.
  • Bu Süleyman’a uymayan kuş, karanlığa âşıktır. Yarasaya benzer.
  • Ey kötü yarasa, Süleyman’a alış da ebediyen zulmette kalma.
  • Oraya doğru bir arşın gitsen arşın gibi ölçü kutbu kesilir, her tarafı ölçer biçersin.
  • Irgalaya bocalaya topal, topal bile olsa o tarafa sıçradın mı topallıktan da kurtulursun, sakatlıktan da! 3765
  • Tavuktan çıkan kaz palazları
  • Seni tavuk yetiştirdi, kanadının altında büyüttü. Sana dadılık etti ama sen yine kaz palazısın.
  • Anan o denizin kazıdır. Ancak dadın toprağa mensuptu, dadın bu kuruluğa tapardı.
  • Gönlündeki denize olan meyil yok mu... O tabiat, sana anandan mirastır.
  • Fakat kuruluğa olan meylin de dadından geçme. Bırak dadıyı, onun reyi kötü, isabetsiz!
  • Dadıyı karada bırak, yürü, kazlar gibi mana denizine koş, dal denize! 3770
  • Anan seni sudan korkutursa sakın sen korkma, hemen denize koş!
  • Sen kazsın, karada da yaşarsın, denizde de. Kümes hayvanları gibi kokuşuk kümesli bir hayvan değilsin ya.
  • Sen “Kerremnâ” hükmünce bir padişahsın ki hem karaya ayak atabilirsin, hem denize!
  • “Ve hamelnâhüm fil berri vel bahri” hükmüne mazharsın. Canını karadan kurtar, denize yürüt!
  • Melekler için karaya yol yoktur. Hayvanların da denizden haberleri yok. 3775
  • Sen, ten itibarıyla hayvansın, can bakımından melek. Bu suretle hem yerde yürürsün, hem gökte.
  • Bu suretle, ben de zahiren sizin gibi insanım ama hakikatte gönlüm, vahye kabiliyetli.
  • Bu toprağa mensup kalıp, yer üstüne düşmüş ama bu çeşit adamın ruhu, o güzelim gökte çark urup durmakta.
  • Yavrum, biz umumiyetle su kuşlarıyız, dilimizden de ancak deniz anlar.
  • Hulasâ Süleyman denizdir, biz kuşlara benzeriz. Ebede kadar Süleyman’da seyredip duruyoruz. 3780
  • Süleyman’la gel, ayağını denize bas ki su, Davud’a olduğu gibi sana da yüzlerce zırh yapsın.