English    Türkçe    فارسی   

2
430-454

  • Tabağın üstünden örtü kaldırılınca halk Şeyh’in kerametini gördü. 430
  • Hepsinden de feryat yüceldi: "Ey şeyhlerin de başı, şahların da, bu neydi?
  • Bu ne sır, bu ne sultanlık? Ey sır sahiplerinin efendisi!
  • Biz bilemedik, affet; saçma sapan, uluorta hayli söylendik.
  • Körcesine sopa sallamaktayız, elbette kandilleri kırarız.
  • Sağırlar gibi bir tek söz duymadan kendi aklımızca cevap vermeye kalkıştık, hezeyanlarda bulunduk. 435
  • Biz Musa’dan da ibret almadık. O bile Hızır’ı kınadı da yüzü sarardı.
  • Hem gözü o kadar yüceleri gördüğü, gözünün nuru göklere bile nüfus ettiği halde!
  • Ey zamanın Musa’sı değirmendeki farenin gözü, ahmaklıktan senin gözünle bahse kalkıştı" dediler.
  • Şeyh, bütün o sözleri size helâl ettim.
  • Bunun sırrı şuydu, ben Allah’tan bunu diledim, Allah da bana doğru yolu gösterdi. 440
  • O dinar gerçi az bir paraydı. Fakat gelmesi çocuğun ağlamasına bağlıydı.
  • Helva satan çocuk ağlamasaydı, rahmet denizi coşmazdı” dedi.
  • Kardeş, çocuk, senin cisim çocuğundur. İyice bil ki muradına erişmen de ağlamana bağlı.
  • O libası elde etmek istersen cesedindeki göz çocuğunu ağlat!
  • Birisinin bir zahidi az ağla ki kör olmayasın diye korkutması
  • Bir zahide, çalışıp, savaşan bir dostu “Az ağla ki gözün bozulmasın “ dedi. 445
  • Zahit dedi ki: “İş iki halden dışarı olamaz. Göz, ya yüzü görür, ya görmez.
  • Eğer Allah nurunu görürse ne gam? Allah visaline erişmek için iki gözden olmak pek değersiz bir şey!
  • Yok, eğer Allah nurunu, Allah ziyasını görmeyecekse böyle kötü gözün kör olması daha iyi!”
  • Gözden dolayı gam yeme ki İsa, senindir. Eğri yürüme de sana iki doğru göz bağışlasın.
  • Ruhunun İsa’sı senin yanındadır, ondan yardım dile. Çünkü o, yardım etti mi adamakıllı eder. 450
  • Fakat ey temiz can, kemiklerle dolu olan tenle İsa’nın gönlüne saldırma, onun gönlünü çiğneme!
  • Doğru kişilere anlattığımız hikâyedeki ahmağa benzeme.
  • İsa’ndan ten diriliği arama, Musa’dan Firavunluk muradı dileme!
  • Gönlüne geçim kaygısını az koy, sen kapıda oldukça rızkın azalmaz.