English    Türkçe    فارسی   

2
558-582

  • Niçin gelip de “Ey garip, böyle bir korkunç zulme uğradın” diye haber vermedin”
  • Hizmetçi “ Vallahi kaç kere geldim, sana bu işleri anlatmak istedim.
  • Fakat sen de “ Oğul, eşek gitti” deyip duruyordun. Hatta bu nağmeyi hepsinden daha zevkli söylemekteydin. 560
  • Ben de “ O da biliyor, bu işe razı, ârif bir adam” deyip geri döndüm” dedi.
  • Sofi “Onların hepsi hoş, hoş söylüyorlardı, ben de onların sözünden zevke geldim.
  • Onları taklit ettim, bu taklit beni ele verdi. O taklide iki yüz kere lânet olsun!
  • Hele böyle ekmek için yüzsuyu döken saçma adamları taklide!
  • Onların zevki bana da aksediyor, bu akis yüzünden gönlüm zevkleniyordu” dedi. 565
  • Dostlardan gelen akis, sen denizden akse muhtaç olmaksızın su almaya iktidar kesbedinceye kadar hoştur.
  • İlkönce gelen aksi taklit bil. Sonradan birbiri üstüne ve biteviye gelirse anla ki hakikîdir.
  • Hakikî akse erişinceye kadar dostlardan ayrılma. Sedefi terk etme, o katra daha inci olmadı ki.
  • Gözün, aklın ve kulağın saf olmasını istiyorsan o tamah perdelerini yırt.
  • Çünkü sofiyi yoldan çıkaran tamahtır. Yoldan çıkarır da sofinin hali tebah olur, ziyan içinde kalır. 570
  • Yemeğe, zevk ve sema’ya tamah ediş, hakikate akıl erdirmesine mani olur.
  • Ayna bir şeye tamah etseydi bizim gibi münafık olur, her şeyi olduğu gibi göstermezdi.
  • Terazinin mala tamahı olsaydı tarttığını nasıl doğru tartardı?
  • Her peygamber, kavmine açıkça “ Ben sizden peygamberlik için ücret istemiyorum.
  • Ben delilim, müşteriniz Allah’tır. Allah, benim tellâllığımı iki baştan da verdi. 575
  • Benim ücretim dosta kavuşmaktır. Ebubekir kırk bin dinar verdi ama.
  • Onun kırk bini benim ücretim değil ki. Hiç boncuk, Aden incisine benzer mi?” demiştir.
  • Bir hikâye söyleyeyim, can kulağıyla dinle de tamah, adamın kulağına nasıl perde oluyor, anla!
  • Kimde tamah varsa dili tutuk bir hale gelir. Nasıl olur da tamahla göz ve gönül aydınlanır, buna imkân var mı?
  • Tamahkâr adamın gözünün önünde makam ve altın hayali, gözdeki kıl gibidir. 580
  • Fakat Hak’la dolu olan sarhoş bundan müstesna. Ona hazineler de versen yine hürdür.
  • Sevgiliye kavuşma devletine eren kişinin gözünde bu dünya murdar bir şeyden ibarettir.