English    Türkçe    فارسی   

2
740-764

  • “ Eğer tavanı olsaydı benim yanı başımda ev sahibi olur, otururdum. 740
  • Evde bir oda daha olsaydı çoluğun çocuğun rahat ederdi” dedi.
  • Adam dedi ki: “Evet, dostlara bitişik komşu olmak iyi, fakat “ Eğer” de oturmaya imkân yok!”
  • Bütün âlem, hoşluğu ister, bu yüzden de ateş içindedir.
  • İhtiyar olsun, genç olsun herkes altın ister. Fakat herkesin gözü kalp parayı altından fark edemez ki.
  • Halis altın kalp akçaya bir ziya, bir parıltı vermiştir. Fakat ayar olmadıkça zan ile altını seçmeye kalkışma. 745
  • Ayarın varsa altın seç, yoksa yürü, kendini bilen bir kişiye teslim et.
  • Yahut da ruhundan mihenk olmalı. Bilmiyorsan yapayalnız yola düşüp ilerleme.
  • Yolda gulyabaniler vardır, sesleri bildik sesine seni mahvetmeğe çeken tanıdık sesine benzer.
  • “Ey kervan halkı, buraya gelin; işte yol, iz buracıkta” diye bağırırlar.
  • Gulyabani kervan halkını yok etmek, onları da yok olanlara katmak için birer, birer adlarıyla çağırır. 750
  • Çağrılan kişi, oraya varınca bir de bakar ki karşısında kurt, aslan. Ömrü zayi olmuş, yol uzun, gün de geçiyor.!
  • Ey iyi huylu kişi, gulyabani sesi nasıldır? “Mal isterim, mevki isterim, şeref, isterim!” işte böyle.
  • İçimden bu sesleri menet de sırlar keşfedilsin.
  • Allah’ı an da gulyabanilerin seslerini mahvet. Nergis gibi olan gözünü bu gergese karşı kapa.
  • Subhu sadıkı, subhu kâzipten, şarabın rengini kadehin renginden ayırt et ki. 755
  • Bu sabır ve sebatla şu yedi renkli zahiri gözden başka bir göz elde edersin.
  • O gözle bu renklerden başka renkler, taşlar yerine mücevherler görürsün.
  • Hatta gevher nedir ki? Sen, kendin bir deniz olur, göklerde seyreden bir güneş kesilirsin.
  • İş sahibi, iş yurdunda gizlidir. Yürü, onu ancak iş yurdunda apaçık görürsün.
  • Mademki iş, sahibine bir hicap olmuştur? Şu halde onu işinden başka bir yerde göremezsin. 760
  • Mademki iş yurdu; iş sahibinin mekânıdır, dışarıda kalan gafildir.
  • O halde iş yurduna, yani yokluğa gel ki sanatı da sanatkârı da bir arada göresin.
  • Mademki iş yurdu; apaçık görüş yeridir, tabii iş yurdundan dışarısı da hicap mahallidir.
  • İnatçı Firavun, varlığa yüz tuttu çünkü onun yerini görmüyordu.