English    Türkçe    فارسی   

2
753-777

  • İçimden bu sesleri menet de sırlar keşfedilsin.
  • Allah’ı an da gulyabanilerin seslerini mahvet. Nergis gibi olan gözünü bu gergese karşı kapa.
  • Subhu sadıkı, subhu kâzipten, şarabın rengini kadehin renginden ayırt et ki. 755
  • Bu sabır ve sebatla şu yedi renkli zahiri gözden başka bir göz elde edersin.
  • O gözle bu renklerden başka renkler, taşlar yerine mücevherler görürsün.
  • Hatta gevher nedir ki? Sen, kendin bir deniz olur, göklerde seyreden bir güneş kesilirsin.
  • İş sahibi, iş yurdunda gizlidir. Yürü, onu ancak iş yurdunda apaçık görürsün.
  • Mademki iş, sahibine bir hicap olmuştur? Şu halde onu işinden başka bir yerde göremezsin. 760
  • Mademki iş yurdu; iş sahibinin mekânıdır, dışarıda kalan gafildir.
  • O halde iş yurduna, yani yokluğa gel ki sanatı da sanatkârı da bir arada göresin.
  • Mademki iş yurdu; apaçık görüş yeridir, tabii iş yurdundan dışarısı da hicap mahallidir.
  • İnatçı Firavun, varlığa yüz tuttu çünkü onun yerini görmüyordu.
  • Hulâsa kaderi değiştirmek istiyor, kazayı savuşturmak arzusunda bulunuyordu. 765
  • Kaza da o hileciye bıyık altından kıs, kıs gülmekteydi.
  • O, Allah’ın hükmünü, Allah’ın takdirini bozmak için yüz binlerce çocuk öldürttü.
  • Bu suretle Musa Peygamber’in zuhuruna mâni olmak istiyordu, boyuna binlerce zulüm aldı, binlerce kana girdi.
  • O kadar kan döktü ama Musa, yine doğdu ve onu kahretmek için hazırlandı,
  • Eğer zevali olmayan Allah’ın sanat yurdunu görseydi eli, ayağı kurur, hile yapamazdı. 770
  • Musa, onun evinde rahatça yaşadığı halde o, dışarıda beyhude yere çocukları öldürüp durmaktaydı.
  • Tenini besleyip yetiştiren; nefsine hizmet eden, sonra da başkalarının kendisine haset ettiğini, düşmanlıkta bulunduğunu sanan kişi gibi.
  • Bu, benim düşmanım, şu bana haset ediyor, der durur, hâlbuki kendisine haset eden, kendisine düşman olan o tendir, kendi nefsidir.
  • O, adam Firavuna benzer, bedeni de Musa’ya. Böyle olduğu halde dışarıda “ Nerede düşman?” diye koşmaktadır. Nefsi ten evinde nazla, naimle beslenmektedir.
  • Nefsi ten evinde nazla, naimle beslenmektedir, kendisi başkalarına kin güdüp elini ısırmakta. 775
  • Halkın, bir töhmet yüzünden anasını öldüren kişiyi kınaması
  • Birisi, kızgınlıkla anasına hançerleyerek, döverek öldürdü.
  • Biri ona “ Huyunun kötülüğü yüzünden ana hakkını gözetmedin.