English    Türkçe    فارسی   

2
924-948

  • Osman, o apaçık görüşün ta kendisi oldu da feyizli bir nura nail olup Zinnûreyn oldu.
  • Mürteza, onun yüzünden inciler saçtı da can vadisinde Allah aslanı kesildi. 925
  • Cüneyt, onun askerinden yardıma nail olunca eriştiği mertebeler sayıdan üstün oldu.
  • Bayezid, onun ihsanına yol bulunca Allahtan “ Kutbül Ârifin” adını duydu.
  • Kerhî, onun harimine bekçi olunca aşk halifesi oldu, nefesleri Allah nefesi haline geldi.
  • Edhemoğlu, atını sevinçle o tarafa koşturunca âdil sultanların sultanı oldu.
  • Şakik, o ulu yolun meşakkati yüzünden güneş gibi aydınlatıcı bir reye, her şeyi gören bir göze erişti. 930
  • Daha nice yüz bin gizli Padişahlar var ki o nur âleminde yüceliğe sahiptirler, makamları vardır.
  • Allah, her yoksul, onların adlarını anmasın diye gayretinden adlarını gizledi.
  • O nura ve denizde balıklar gibi yaşayan nuranilere ant olsun…
  • O nura ve o denizi, denizin canı desem de lâyık değil. O âleme yeni bir ad aramaktayım.
  • O Allah’a ant olsun ki bu da ondandır, o da ondan. İçler, hakikatler, ona nispetle kabuktur, zahirdir. 935
  • Ant olsun o Allah’a ki kapı yoldaşım ve dostum, bu benim sözlerimden yüz kat daha üstündür.
  • Arkadaşımın evsafından bildiklerimi söyledim, fakat ey kerem sahibi inanmıyorsun; ne diyeyim?”
  • Padişah dedi ki: “Şimdi artık kendi halinden bahset. Ne vakte dek şunun, bunun halini anlatacaksın?
  • Söyle bakalım, senin neyin var, ne elde ettin, deniz dibinden ne inciler getirdin?
  • Ölüm günü, bu duygun kalmaz. Can nurun var mı ki gönlüne yâr olsun? 940
  • Mezarda bu göze toprak dolar. Mezarı aydınlatacak nurun var mı?
  • Bu elin, ayağın gidince canının uçması için kolun kanadın var mı?
  • Bu hayvani can kalmayınca yerine koymak için baki bir cana sahip misin?
  • Şart, iyilik etmek değil, iyilikle gelmek, bu iyiliği Allah’a götürmektir.
  • İnsanlıktan mı bir cevhere sahipsin, eşeklikten mi? Bu ârazlar yok olunca nasıl götüreceksin ki? 945
  • Bu namaz ve oruç arazlarını Allah’a nasıl ileteceksin ki? Çünkü araz, iki zaman zarfında baki kalmaz, yok olup gider, bir anlıktır.
  • Arazları götürmeye imkân yoktur. Fakat cevherden hastalıkları giderirler.
  • Bu suretle de cevher, bu hastalık arazlarından kurtulur, değişir. Perhiz yüzünden hastalığın geçmesi gibi.