Onlar, böyle konuşup dururlarken bir çevik dalgadır geldi. Kenan’ın başından aştı, onu boğup götürüverdi.1330
اندرین گفتن بدند و موج تیز ** بر سر کنعان زد وشد ریز ریز
Nuh, “Ey sabırlı padişahım, eşeğin öldü, yükümü sel götürdü.
نوح گفت ای پادشاه بردبار ** مر مرا خر مرد و سیلت برد بار
Bana nice defalar, sana mensup olanlar tufandan kurtulacaklar diye vaatlerde bulundun.
وعده کردی مر مرا تو بارها ** که بیابد اهلت از طوفان رها
Ben de âfım, senin vaatlerine kandım, ümitlendim… İyi ama neden sel kilimini aldı, götürdüAllah dedi ki: “O senin ehlinden, yakınlarından değil… Kendin de görmedin mi? Sen aksın o mavi!
دل نهادم بر امیدت من سلیم ** پس چرا بربود سیل از من گلیم
Dişine kurt girdi mi çıkartmaktan başka hiçbir çaresi yoktur.
گفت او از اهل و خویشانت نبود ** خود ندیدی تو سپیدی او کبود
Çıkarmalı ki vücudun, onun yüzünden elemlere düşmesin… O, senin oğlundu ama sen onu terk et, benim bir şeyim değil de.”1335
چونک دندان تو کرمش در فتاد ** نیست دندان بر کنش ای اوستاد
Nuh, dedi ki: “Yarabbi, senden başka kimsem yok. Sana teslim olan ağyar sayılmaz.
تا که باقی تن نگردد زار ازو ** گرچه بود آن تو شو بیزار ازو
Sana karşı ne haldeyim, ihlâsım nasıl? Zaten biliyorsun.
گفت بیزارم ز غیر ذات تو ** غیر نبود آنک او شد مات تو
Çayırlıklar, çimenlikler, nasıl yağmura muhtaçsa, nasıl yağmurdan yeşerir, yetişirse ben de sana öyle muhtacım, onlar gibi senden yetişmekteyim; hatta ihtiyacım onlardan yirmi kat fazla,
تو همی دانی که چونم با تو من ** بیست چندانم که با باران چمن