English    Türkçe    فارسی   

3
1448-1472

  • Karınca Süleymanlık dilerse onun bu dileğini hor görme, himmetine bak!
  • Elinde mala, sanat ve hünere dair ne varsa önce onu istemez, düşünmez miydin, ona bu sayede nail olmadın mı?
  • Davut aleyhisselâm zamanında bir adamın gece gündüz “Yarabbi, bana eziyetsiz ve helâl rızık ver” diye dua etmesi
  • Birisi, Davut Peygamber zamanında her akıllı ve ahmak adamın yanında, 1450
  • Daima şöyle dua edip dururdu. “Yarabbi, bana zahmetsiz, eziyetsiz bir rızık bir servet ver.
  • Beni tembel, hor, hakir, ağır ve miskin yaratan sensin.
  • Zayıf ve sırtı yaralı eşeklere, atlarla katırlara yüklenen yük yüklenemez ki.
  • Yarabbi, mademki beni tembel yarattın, rızkımı da tembelliğime bakarak ben çalışmadan ver.
  • Yarabbi, ben tembelim varlık gölgesine yıkılmış, yatmışım. Bu ihsan ve cömertlik gölgesinde uyuyorum. 1455
  • Tembellerle gölgelikte uyuyanlara da elbette başka çeşitte bir rızık vermişsindir.
  • Ayağı olan rızık arar, ayağı olmayansa yanıp yakılır, durur.
  • O hüzün sahibinin rızkını da ayağına götür, bulutu yeryüzüne doğru sür!
  • Yeryüzünün ayağı olmadığından cömertliğin, bulutu ona doğru iki kat sürüp durmakta.
  • Çocuğun ayağı olmadığı için anası gelir, çocuğun başına nimet ve ihsanlarını yağdırır. 1460
  • Yarabbi, senden zahmetsiz, eziyetsiz ve ummadığım bir rızık istiyorum. Zaten istemek den başka bir şeye çalıştığım nerede ki?”
  • Birçok zaman gündüzleri geceye, geceleri ta kuşluk çağına kadar bu duayı eder dururdu.
  • Halk, onun sözlerine, ham tamahına, bu çalışıp çabalamasına gülerdi.
  • Derlerdi ki “ Bu sersem ne söylüyor, yoksa birisi buna esrar mı yutturdu da aklını aldı.
  • Rızık, kazançla, zahmet ve meşakkatle elde edilir. Herkes bir sanat, bir iş tutturmuş, rızkını öyle elde eder. 1465
  • Rızıkları, sebeplerine yapışarak elde edin... Evlere kapılarından girin denmiştir.
  • Şimdiki zamanda Allah elçisi, padişah ve sultan, hünerlere sahip olan Davut Peygamber’dir.
  • Yine de bu kadar yüceliğe, bu kadar naz ü naime sahip olduğu, dostun inayetleri onu seçmiş olduğu halde çalışıyor.
  • Mucizelerin haddi, hesabı yok, ona ihsan dalgaları, birbiri üstüne gelip duruyor.
  • Âdem Peygamber’den bu zamana kadar öyle güzel sesli kimse gelmedi. 1470
  • Her vaazında iki yüz kişi ölmekte… Güzel sesi insanları candan etmekte.
  • Aslanlar, ceylânlar vaazına gelmekte… Ne onun bundan haberi var, ne bunun ondan!