Yüz binlerce halkta, yüz binlerce ileri gelenlerde bulunan gönül değildir. Gönül, bir tek kişide olur. O tek kişi hangisidir, hangisi?2270
نه دل اندر صد هزاران خاص و عام ** در یکی باشد کدامست آن کدام
Sen, o kırık dökük, parça buçuk gönül kırpıntılarını bırak, asıl gönül ara da o kırık dökük gönül de onun sayesinde dağ kesilsin.
ریزهی دل را بهل دل را بجو ** تا شود آن ریزه چون کوهی ازو
Gönül, bu vücut ülkesini kaplamıştır, cömertliğinden altınlar saçıp durmaktadır.
دل محیطست اندرین خطهی وجود ** زر همیافشاند از احسان و جود
Âlemdekilere Allah selâmından selâmlar saçmaktadır.
از سلام حق سلامیها نثار ** میکند بر اهل عالم اختیار
Kimin eteği sağlamsa, kimin eteği hazırsa o gönül saçısına nail olur.
هر که را دامن درستست و معد ** آن نثار دل بر آنکس میرسد
Senin eteğin de o niyazdır, o huzurdur. Kendine gel de kötülük taşlarını eteğine koyma.2275
دامن تو آن نیازست و حضور ** هین منه در دامن آن سنگ فجور
Koyma da o taşlar eteğini yırtmasın. Eteğin yırtılmasın sana asıl parayı uydurma paradan fark edesin.
تا ندرد دامنت زان سنگها ** تا بدانی نقد را از رنگها
Sen, eteğini cihandaki taşlarla, çocuklar gibi altın ve gümüş farz edilen taşlarla doldurdun.
سنگ پر کردی تو دامن از جهان ** هم ز سنگ سیم و زر چون کودکان
Fakat hayali altın ve gümüş, hakiki altın ve gümüşe benzemez. Onlar, senin doğruluk eteğini yırttı, derdini artırdı.
از خیال سیم و زر چون زر نبود ** دامن صدقت درید و غم فزود
Akıl, el atıp da eteklerini tutmadıkça çocuklar, taşın taş olduğunu nasıl görürler?
کی نماید کودکان را سنگ سنگ ** تا نگیرد عقل دامنشان به چنگ
İnsan akılla bir olur; saçı sakalı ağarmakla değil. O talihe, o devlete ümit kılı sığmaz, o devlet ümit ile rica ile bulunmaz!2280
پیر عقل آمد نه آن موی سپید ** مو نمیگنجد درین بخت و امید
O cemaatin, Dekukî’nin dua ve şefaatini hoş görmeyip uçması, gayp perdesi altında gizlenmesi Dekukî’ini, havaya mı çıktılar, yere mi geçtiler diye şaşırıp kalması
انکار کردن آن جماعت بر دعا و شفاعت دقوقی و پریدن ایشان و ناپیدا شدن در پردهی غیب و حیران شدن دقوقی کی در هوا رفتند یا در زمین
O gemi kurtuldu, murat hâsıl oldu, o cemaatin namazı da tamamlandı.
چون رهید آن کشتی و آمد بکام ** شد نماز آن جماعت هم تمام
Onlar, birbirleriyle fısıldaşmaya başladılar. “Baba, bu aramızdaki herzevekil kim acaba” diyorlardı.
فجفجی افتادشان با همدگر ** کین فضولی کیست از ما ای پدر
Her biri, öbürüne gizlice söz söylüyordu. Dekukî’nin arkasında olduklarından görünmüyorlardı.
هر یکی با آن دگر گفتند سر ** از پس پشت دقوقی مستتر
Her biri, ben şimdiye kadar böyle bir duayı ne içimden geçirdim, ne dilime getirdim demekteydi.
گفت هر یک من نکردستم کنون ** این دعا نه از برون نه از درون
Birisi, “Her halde bu işe karışan biz değiliz. Galiba imamımız derde düştü, üzerine lazım olmayan bir işe karıştı, münacatta bulundu” diyor;2285
گفت مانا این امام ما ز درد ** بوالفضولانه مناجاتی بکرد
Öbürü” Canım dostum, bana da öyle geliyor.
گفت آن دیگر که ای یار یقین ** مر مرا هم مینماید این چنین
O bir boşboğazmış, canı sıkılınca Allah’ın dileğine itiraz etti galiba” diyordu.
او فضولی بوده است از انقباض ** کرد بر مختار مطلق اعتراض
Dekukî, şöyle anlatır: Sonra bakayım, o kerem sahipleri ne diyorlar? dedim.
چون نگه کردم سپس تا بنگرم ** که چه میگویند آن اهل کرم
Bir de baktım ki hiçbiri yerinde yok, hepsi de gitmiş.
یک ازیشان را ندیدم در مقام ** رفته بودند از مقام خود تمام
Ne solda adam var, ne sağda, ne yukarda kimse kalmış, ne aşağıda. Keskin gözüm, onların hiçbirini göremedi!2290
نه به چپ نه راست نه بالا نه زیر ** چشم تیز من نشد بر قوم چیر
Sanki inciymişler de erimişler, su olmuşlar. Ne ayak izleri kalmış, ne sahrada tozları var!
درها بودند گویی آب گشت ** نه نشان پا و نه گردی بدشت
Hepsi de Allah kubbelerine gizlenmişler. O cemaat, acaba hangi bahçeye gitti ki?
در قباب حق شدند آن دم همه ** در کدامین روضه رفتند آن رمه
Allah, bunları nasıl oldu da benim gözümden gizledi? Şaşırdım kaldım.
درتحیر ماندم کین قوم را ** چون بپوشانید حق بر چشم ما
Onlar, balıklar nasıl dereye dalar, kaybolursa Dekukî’nin gözünden öyle kayboldular. Öyle gizlendiler.
آنچنان پنهان شدند از چشم او ** مثل غوطهی ماهیان در آب جو