- A adam, bu suale karşı ancak eşek kakılır kalır. Sen, onların can olduklarını görmedin, onları insan suretinde gördün.
- خر ازین میخسپد اینجا ای فلان ** که بشر دیدی تو ایشان را نه جان
- Ey hamhalat, işte iş bu yüzden harap oldu ya… Onları, alelâde adamlara uydun da insan gördün!
- کار ازین ویران شدست ای مرد خام ** که بشر دیدی مر ایشان را چو عام
- İblis de “Ben ateşten yaratıldım, Âdem topraktan” dedi. İşte sen de onları, İblis’in Âdem’i gördüğü gibi gördün.
- تو همان دیدی که ابلیس لعین ** گفت من از آتشم آدم ز طین
- O iblis gözünü bir an olsun yum; ne vakte kadar suret görüp duracaksın, ne vakte kadar, ne vakte kadar? 2300
- چشم ابلیسانه را یک دم ببند ** چند بینی صورت آخر چند چند
- Ey Dekukî, ırmak gibi yaşlar döken gözlerinle onları ara, gafil olma, ümidini kesme!
- ای دقوقی با دو چشم همچو جو ** هین مبر اومید ایشان را بجو
- Gafil olma, ara… Ara ki devlet, aramaktadır. Gönle gelen her ferah, bir sıkıntıya bağlıdır.
- هین بجو که رکن دولت جستن است ** هر گشادی در دل اندر بستن است
- Âlemin bütün işlerini bırak da canla başla üveyk kuşu gibi “kû, kû – nerede, nerede” de!
- از همه کار جهان پرداخته ** کو و کو میگو بجان چون فاخته
- Ey perde altında kalan iyi dikkat et, Allah “Dua edin, beni çağırın… Size icabet edeyim” dedi, icabetin şartı bile duadır.
- نیک بنگر اندرین ای محتجب ** که دعا را بست حق در استجب
- Kimin gönlü illetlerden arınmışsa onun duası ululuk sahibi Allah’a kadar varır, makbul olur. 2305
- هر که را دل پاک شد از اعتلال ** آن دعااش میرود تا ذوالجلال
- Davud aleyhisselâm zamanında çalışmadan, eziyet çekmeden helâl rızık elde etmek isteyen kişi ve duasının kabul olması
- باز شرح کردن حکایت آن طالب روزی حلال بی کسب و رنج در عهد داود علیه السلام و مستجاب شدن دعای او
- Hatırıma yine o hikâye geldi. O yoksul adam, gece gündüz feryat etmekte,
- یادم آمد آن حکایت کان فقیر ** روز و شب میکرد افغان و نفیر
- Allah’tan eziyetsiz, zahmetsiz, çalışmadan kazanmadan helâl rızık istemekteydi.
- وز خدا میخواست روزی حلال ** بی شکار و رنج و کسب و انتقال
- Bundan önce onun bazı hallerini söylemiştik. Fakat araya başka şeyler girdi, bu hikâye de öylece kaldı gitti.
- پیش ازین گفتیم بعضی حال او ** لیک تعویق آمد و شد پنجتو
- Şimdi onun hali neye vardı; Allah’ın lütuf ve ihsan bulutundan hikmet yağmuru yağınca o yoksul ne oldu?
- هم بگوییمش کجا خواهد گریخت ** چون ز ابر فضل حق حکمت بریخت
- Öküzün sahibi onu görüp “Ey karanlıkta benim öküzümü aşıran, borçlusun bana sen. 2310
- صاحب گاوش بدید و گفت هین ** ای بظلمت گاو من گشته رهین
- Neden benim öküzümü kestin be ahmak hilebaz, nerede insafın?” dedi.
- هین چراکشتی بگو گاو مرا ** ابله طرار انصاف اندر آ
- Adam, “Ben Allah’tan rızık istiyor, kıbleyi niyazımla bezeyip duruyorum.
- گفت من روزی ز حق میخواستم ** قبله را از لابه میآراستم
- Zamanlarca edip durduğum dua kabul edildi. O, benim rızkımdı, tutup kestim, işte sana cevap” dediyse de
- آن دعای کهنهام شد مستجاب ** روزی من بود کشتم نک جواب
- Öküz sahibi yakasına sarıldı, sabredemedi, yüzüne de birkaç sille vurdu.
- او ز خشم آمد گریبانش گرفت ** چند مشتی زد به رویش ناشکفت
- Her iki düşmanın da Davud Peygamber aleyhisselâm’ın yanına gitmesi
- رفتن هر دو خصم نزد داود علیه السلام
- Çeke çeke Davud Peygamber’in yanına kadar götürdü. “ Gel bakalım zalim ahmak. 2315
- میکشیدش تا به داود نبی ** که بیا ای ظالم گیج غبی
- Saçma sapan lâfları bırak azgın herif. Aklını başına al, kendine gel!
- حجت بارد رها کن ای دغا ** عقل در تن آور و با خویش آ
- Bu ne çeşit dua? Âlemi bana da güldürme, kendini de maskara etme!” diyordu.
- این چه میگویی دعا چه بود مخند ** بر سر و و ریش من و خویش ای لوند
- Adam “Ben Allah’a dua ettim, feryad ü figan ederek nice kanlar yuttum.
- گفت من با حق دعاها کردهام ** اندرین لابه بسی خون خوردهام
- İyice biliyorum ki duam kabul edildi. Sen gayri ey kötü sözlü, var, başını taşlara vur” dediyse de
- من یقین دارم دعا شد مستجاب ** سر بزن بر سنگ ای منکرخطاب
- Adam “Müslümanlar, buraya gelin de bu herifin yavelerini duyun! 2320
- گفت گرد آیید هین یا مسلمین ** ژاژ بینید و فشار این مهین
- Müslümanlar, Allah için olsun söyleyin… Dua nasıl olur da benim malımı ona mal eder?
- ای مسلمانان دعا مال مرا ** چون از آن او کند بهر خدا