English    Türkçe    فارسی   

3
2413-2437

  • Arkasından birisi, “Birliğinde hiç şüphem yok” diye Davud’un eteğini çekti.
  • Davut, kendine geldi, sözünü kısa kesti, dudağını yumdu, halvet edeceği yere hareket etti.
  • Davud’un, hakkın meydana çıkması için halvete girmesi
  • Davut, kapısını kapayıp acele halvet edeceği yere gitti, mihrabına, duanın kabul edildiği yere yöneldi. 2415
  • Allah, ona bu işin hakikatini bildirdi, ne gösterdiyse tamamıyla gösterdi. O da işi anladı, öç alınacak kimdir, kısasa layık adam hangisidir, bildi.
  • Ertesi günü iki davacı ile halk gelip Davud’un huzuruna dikildiler.
  • Davacı yine aynı davayı tekrarladı, birçok ağır sözler söyledi.
  • Davud’un, öküz sahibi aleyhine hüküm vermesi ve “Sen bu öküzden vazgeç” demesi, bunun üzerine öküz sahibinin Davud Aleyhisselâm’ı kınaması
  • Davud “Sus, bu dâvayı bırak, öküzü bu Müslümana helâl et de yürü git.
  • Yiğit, mademki Allah, senin sırrını açmadı, onun bu sır örtücülüğüne şükret de sükût et” dedi. 2420
  • Öküz sahibi “Bu nasıl hüküm, bu ne biçim adalet? Benim için yeni bir şeriat mı kuracaksın.
  • Adalet âleme yayıldı; yer, gök, adaletinle güzel kokulara bürünmüş…
  • Kör köpekler bile bu sistem yapılmadı. Bu tecavüzden, bu cefadan hararetlendi de taş da yarıldı, dağ da!”
  • Diyor, bu çeşit ağır sözler söylüyor, “Ey ahali, gelin de görün zulmü!” diye bağırıyordu.
  • Davud’un öküz sahibine “Bütün malını, mülkünü ona ver” demesi
  • Davud, ondan sonra dedi ki. “A inatçı, bütün malını mülkünü hemencecik ona bağışla. 2425
  • Yoksa bak, sana söylüyorum, işin fena olur, yaptığın zulüm ve cefa meydana çıkar.”
  • Adam, bu söz üzerine başına topraklar serpip elbisesini yırtarak “Her an zulmünü artırıp durmaktasın” dedi.
  • Yine bir müddet Davud’u kınamaya koyuldu, Davud, tekrar onu huzuruna çağırıp,
  • Dedi ki: “Ey bahtı körleşmiş herif, mademki talihin yok, gayri yavaş, yavaş karanlıklar basmaya başladı.
  • Senin gibi bir eşeğe çerçöple saman bile yazık… Öyle olduğu halde sen yine başköşeyi gözetip duruyorsun ha! 2430
  • Yürü çocukların da onun kulu, kölesidir, karın da! Artık fazla söylenme!”
  • Davacı iki eline taş almış, göğsünü dövmekte, bilgisizliğinden, bir aşağı, bir yukarı gidip gelmekteydi.
  • Halk da Davud’u kınamaya başladı. Davacının gönlünde ne var, bilmiyorlardı ki,
  • Bir insan, saman çöpü gibi havaya kapılmış, maskara olmuşsa zalimi mazlumdan nasıl fark edebilir?
  • Zalimi mazlumdan ayırt eden, zulümkâr nefsinin boynunu vurmuş kişidir. 2435
  • Yoksa içten içe nefse zebun olan kişi, deliliğinden mazlumlara düşman kesilir.
  • Köpek, daima yoksula, âcize saldırır, fırsat bulursa ısırır da.