Dâvamızı duyuruyorsunuz da elimizdeki mücevheri görmüyorsunuz.
دعوی ما را شنیدیت و شما ** مینبینید این گهر در دست ما
Elimizdeki bu mücevher, halka bir imtihandır. Onu gözlerin önünde dolandırıp durmaktayız.
امتحانست این گهر مر خلق را ** ماش گردانیم گرد چشمها
Kim, nerede mücevher, derse bu sözü, körlüğüne, mücevherleri görmediğine şahittir.
هر که گوید کو گوا گفتش گواست ** کو نمیبیند گهر حبس عماست
Güneş söze gelse de “Kalk, gündüz oldu, yatıp durma.”
آفتابی در سخن آمد که خیز ** که بر آمد روز بر جه کم ستیز
Dese, sen de, “A güneş, şahidin nerede?” desen güneş “Kör herif, Allah’tan kendine göz iste!2720
تو بگویی آفتابا کو گواه ** گویدت ای کور از حق دیده خواه
Apaydın gündüz vakti birisi mum arasa onun bu araması körlüğüne tam bir delildir.
روز روشن هر که او جوید چراغ ** عین جستن کوریش دارد بلاغ
Bari görmüyorsan, gündüz olduğundan şüphen varsa, daha sabah olmadı sanıyorsan,
ور نمیبینی گمانی بردهای ** که صباحست و تو اندر پردهای
Sus, bir şey söyleme de kör olduğunu meydana vurma, Allah ihsanını bekle!” der.
کوری خود را مکن زین گفت فاش ** خامش و در انتظار فضل باش
Gündüzün “Gündüz nerede” demek kendi kendini rezil etmektir a gündüz arayan!
در میان روز گفتن روز کو ** خویش رسوا کردنست ای روزجو
Sabır ve sükût, Allah rahmetine sebep olur. Bu araştırmaysa hastalık nişanesidir.2725
صبر و خاموشی جذوب رحمتست ** وین نشان جستن نشان علتست
“Susun, dinleyin” emrini canla, başla kabul et de sevgilinin mükâfatına eriş, rahmetine nail ol.
انصتوا بپذیر تا بر جان تو ** آید از جانان جزای انصتوا
Ey terbiyeli, edepli kişi, illetinin yeniden tazelenmesini istemiyorsan bu doktorun önünde paranı da çıkar, yere koy; başını da secdeye indir.
گر نخواهی نکس پیش این طبیب ** بر زمین زن زر و سر را ای لبیب
Fazla sözü sat da can, mevki ve para pul bağışlamayı satın al.
گفت افزون را تو بفروش و بخر ** بذل جان و بذل جاه و بذل زر
Bu suretle de Allah seni övsün, rütbene gök bile haset etsin.
تا ثنای تو بگوید فضل هو ** که حسد آرد فلک بر جاه تو
Doktorların rızasını elde ederseniz kendinizi görür, halinizi bilir, ayıplarınızı anlar, kendi kendinizden utanırsınız.2730
چون طبیبان را نگه دارید دل ** خود ببینید و شوید ازخود خجل
Bu körlüğü defetmek halkın elinde değildir; bu, doktorlara Allah tarafından lütfedilmiş bir hidayettir.
دفع این کوری بدست خلق نیست ** لیک اکرام طبیبان از هدیست
Bu doktorlara candan kul olun da miskle, amberle dolun!”
این طبیبان را به جان بنده شوید ** تا به مشک و عنبر آکنده شوید
Halkın peygamberleri itham etmesi
متهم داشتن قوم انبیا را
Onlarsa, bunların hepsi riyadan, hileden ibaret dediler; nasıl olur da Allah falanı, filanı kendisine vekil eder?
قوم گفتند این همه زرقست و مکر ** کی خدا نایب کند از زید و بکر
Padişah elçisinin padişah cinsinden olması lâzım. Suyla toprak nerede, gökleri yaratan nerede,
هر رسول شاه باید جنس او ** آب و گل کو خالق افلاک کو
Kafamızda eşek beyni mi var ki sizin gibi bir sineği hüma kuşuyla bir tutalım?2735
مغز خر خوردیم تا ما چون شما ** پشه را داریم همراز هما
Hüma nerede, sinek nerede? Toprak nerede, Allah nerede? Gökteki güneşle zerrenin ne münasebeti var?
کو هما کو پشه کو گل کو خدا ** ز آفتاب چرخ چه بود ذره را
Bu münasebet, bu alâka, hiç akıllı adamın kabul edeceği şey mi?
این چه نسبت این چه پیوندی بود ** تاکه در عقل و دماغی در رود
Tavşanların, “Ben ayın elçisiyim; ay, bu çeşmeden vazgeç diyor” demesi için bir tavşanı elçi olarak file göndermeleri – bu hikâyenin tamamı Kelile kitabında vardır -
حکایت خرگوشان کی خرگوشی راپیش پیل فرستادند کی بگو کی من رسول ماه آسمانم پیش تو کی ازین چشمه آب حذر کن چنانک در کتاب کلیله تمام گفته است