English    Türkçe    فارسی   

3
2722-2746

  • Bari görmüyorsan, gündüz olduğundan şüphen varsa, daha sabah olmadı sanıyorsan,
  • Sus, bir şey söyleme de kör olduğunu meydana vurma, Allah ihsanını bekle!” der.
  • Gündüzün “Gündüz nerede” demek kendi kendini rezil etmektir a gündüz arayan!
  • Sabır ve sükût, Allah rahmetine sebep olur. Bu araştırmaysa hastalık nişanesidir. 2725
  • “Susun, dinleyin” emrini canla, başla kabul et de sevgilinin mükâfatına eriş, rahmetine nail ol.
  • Ey terbiyeli, edepli kişi, illetinin yeniden tazelenmesini istemiyorsan bu doktorun önünde paranı da çıkar, yere koy; başını da secdeye indir.
  • Fazla sözü sat da can, mevki ve para pul bağışlamayı satın al.
  • Bu suretle de Allah seni övsün, rütbene gök bile haset etsin.
  • Doktorların rızasını elde ederseniz kendinizi görür, halinizi bilir, ayıplarınızı anlar, kendi kendinizden utanırsınız. 2730
  • Bu körlüğü defetmek halkın elinde değildir; bu, doktorlara Allah tarafından lütfedilmiş bir hidayettir.
  • Bu doktorlara candan kul olun da miskle, amberle dolun!”
  • Halkın peygamberleri itham etmesi
  • Onlarsa, bunların hepsi riyadan, hileden ibaret dediler; nasıl olur da Allah falanı, filanı kendisine vekil eder?
  • Padişah elçisinin padişah cinsinden olması lâzım. Suyla toprak nerede, gökleri yaratan nerede,
  • Kafamızda eşek beyni mi var ki sizin gibi bir sineği hüma kuşuyla bir tutalım? 2735
  • Hüma nerede, sinek nerede? Toprak nerede, Allah nerede? Gökteki güneşle zerrenin ne münasebeti var?
  • Bu münasebet, bu alâka, hiç akıllı adamın kabul edeceği şey mi?
  • Tavşanların, “Ben ayın elçisiyim; ay, bu çeşmeden vazgeç diyor” demesi için bir tavşanı elçi olarak file göndermeleri – bu hikâyenin tamamı Kelile kitabında vardır -
  • Bu, bir tavşanın “Ben ayın elçisiyim, onunla eşim” demesine benzer.
  • Bütün av hayvanları, fil sürüsünün yüzünden suyu güzel kaynağa gidemez olmuşlardı.
  • Hepsi de korkularından oraya yanaşamıyorlardı. Güçleri, kuvvetleri yoktu, bir düzen düzdüler. 2740
  • Bir ihtiyar tavşan, ayın ilk gecesi dağın tepesine çıkıp bağırdı:
  • Ey fil padişahı, ayın on dördüncü gecesi gel de kaynağa bak, sözümün doğruluğunu gör!
  • Ben elçiyim, elçiye zeval yok… Ona ne kızılır, sövülür, ne hapse atılır.
  • Ay diyor ki: “Filler, buradan gidin, kaynak bizimdir, dağılın buradan!
  • Yoksa sizin gözünüzü kör ederim. Ben, onun sözünü söyledim, boynumdan vebali attım. 2745
  • Bu kaynağı bırakıp gidin de ayın kılıncından emin olun.