Yoksa bu bizim pazarımızın tacirleri olan peygamberlerle velilerin ne kârlar elde ettiklerini görmedin mi ki?3100
یا ندیدی کاهل این بازار ما ** در چه سودند انبیا و اولیا
Onlara bu dükkânı terk etmekle neler yüz gösterdi… Bu pazarda nasıl kârlar ettiler… Haberin yok mu ki?
زین دکان رفتن چه کانشان رو نمود ** اندرین بازار چون بستند سود
Ateş onlara halhal gibi râm oldu, deniz, onların emrine uydu, onları baş üstüne taşıdı.
آتش آن را رام چون خلخال شد ** بحر آن را رام شد حمال شد
Demir, onlara râm oldu, mum kesildi… Rüzgâr, onlara kul oldu, hükümlerine girdi!
آهن آن را رام شد چون موم شد ** باد آن را بنده و محکوم شد
Resulullâh sallallâhu aleyhi ve selem, “Şüphe yok ki Allah’ın gizli velileri var” buyurdu
بیان آنک رسول علیه السلام فرمود ان لله تعالی اولیاء اخفیاء
(Peygamberlerden başka) bir taife daha vardır ki bunlar pek gizlidirler. Bu zahir halkına nereden meşhur olacaklar?
قوم دیگر سخت پنهان میروند ** شهرهی خلقان ظاهر کی شوند
Bunca kerametleri vardır da yine ululuklarını hiç kimsenin gözü görmez!3105
این همه دارند و چشم هیچ کس ** بر نیفتد بر کیاشان یک نفس
Hem uludurlar, kerametleri vardır… Hem Allah hareminde gizlenmişlerdir. Onların adlarını Abdal bile işitmemiştir.
هم کرامتشان هم ایشان در حرم ** نامشان را نشنوند ابدال هم
Sen yoksa Allah’ın keremlerini bilmiyor musun ki… Seni “Gel” diye onların bulunduğu tarafa çağırıp duruyor.
یا نمیدانی کرمهای خدا ** کو ترا میخواند آن سو که بیا
Âlemin altı ciheti de onun keremleriyle dolu… Nereye baksan onun bayrakları orada dikildi!
شش جهت عالم همه اکرام اوست ** هر طرف که بنگری اعلام اوست
Bir kerem sahibi, sana gel, ateşe gir dese hemencecik atıl ateşe… Beni yakar mı deme bile!
چون کریمی گویدت آتش در آ ** اندر آ زود و مگو سوزد مرا
Allah razı olsun, Enes’in peşkirini ateşe atması ve peşkirin yanmaması
حکایت مندیل در تنور پر آتش انداختن انس رضی الله عنه و ناسوختن
Malik oğlu Enes’ten rivayet edilmiştir. Birisi ona konuk olmuştu.3110
از انس فرزند مالک آمدست ** که به مهمانی او شخصی شدست
O hikâye eder: Yemekten sonra, peşkirini sararmış,
او حکایت کرد کز بعد طعام ** دید انس دستارخوان را زردفام
Kirlenmiş, yemeğe bulaşmış gören Enes, hizmetçi kadına: “Bunu al da tandıra at, bir müddet kalsın” dedi.
چرکن و آلوده گفت ای خادمه ** اندر افکن در تنورش یکدمه
Enes’in sırlarına vâkıf olan o hizmetçi de peşkiri ateşle dopdolu olan tandıra atıverdi.
در تنور پر ز آتش در فکند ** آن زمان دستارخوان را هوشمند
Bütün konuklar, şaşırıp kaldılar, peşkirden duman çıkacağını kavrulup yanacağını umuyorlardı.
جمله مهمانان در آن حیران شدند ** انتظار دود کندوری بدند
Derken bir müddet sonra hizmetçi, peşkiri arınmış temizlenmiş, tertemiz olarak getirdi.3115
بعد یکساعت بر آورد از تنور ** پاک و اسپید و از آن اوساخ دور
Oradakiler, “Ey Peygamber’le görüşüp konuşmuş olan aziz zat, peşkir nasıl oldu da hem yanmadı, hem de temizlendi?” dediler.
قوم گفتند ای صحابی عزیز ** چون نسوزید و منقی گشت نیز
Enes dedi ki. “Mustafa, bu peşkire elini, ağzını silmişti; onun için!”
گفت زانک مصطفی دست و دهان ** بس بمالید اندرین دستارخوان
Ey ateşten, azaptan korkan gönül, böyle bir ele, böyle bir ağıza yaklaş!
ای دل ترسنده از نار و عذاب ** با چنان دست و لبی کن اقتراب
Bu el, bu ağız, cansız bir şeye böyle bir yücelik verirse âşığın ruhuna neler açmaz, neler yapmaz?
چون جمادی را چنین تشریف داد ** جان عاشق را چهها خواهد گشاد
Kâbe’nin taşını kerpicini öptü, Kâbe (puthaneyken) kıble oldu. Ey can, sen de çalış, çabala da erlere karşı toprak ol (erler seni de putlardan arıtsınlar!)3120
مر کلوخ کعبه را چون قبله کرد ** خاک مردان باش ای جان در نبرد
Sonra o hizmetçi kadına dediler ki: “Peki biz bu ahvali gördük, sen de bize halini söylemez misin?
بعد از آن گفتند با آن خادمه ** تو نگویی حال خود با این همه
O söyler söylemez nasıl oldu da hemencecik peşkiri tandıra attın? Tutalım o sırlara erişmiş…
چون فکندی زود آن از گفت وی ** گیرم او بردست در اسرار پی
Ya sen, bu derecede değerli bir peşkiri nasıl ateşe fırlatıp attın a hanım?”
اینچنین دستارخوان قیمتی ** چون فکندی اندر آتش ای ستی
Hizmetçi, “Ben kerem sahiplerine itimat ederim. Onların keremlerinden ümitsiz değilim ki.