Ona olan itimadımın bütünlüğünden derhal ateşe atılırım. Benim, Allah kullarından ümidim çoktur.
اندر افتم از کمال اعتماد ** از عباد الله دارم بس امید
Her kerem sahibi, her sır bilir ere itimadım var. Bu yüzden değil peşkiri, başımı bile atarım” dedi.
سر در اندازم نه این دستارخوان ** ز اعتماد هر کریم رازدان
Kardeş sen de kendini bu iksire vur, erkeğin himmeti, erkeğin sadakati, kadından aşağı değil ya!
ای برادر خود برین اکسیر زن ** کم نباید صدق مرد از صدق زن
Bir erkeğin gönlü, kadının gönlünden aşağıysa o gönül, işkembeden de bayağıdır gayrı.
آن دل مردی که از زن کم بود ** آن دلی باشد که کم ز اشکم بود
Rasûl aleyhisselâm’ın susuzluktan bunalmış, su bulamadıklarından âciz bir hale düşmüş, adamların da, develerin de dilleri, ağızlarından çıkmış olan bir Arap kervanının imdadına erişmeleri
قصهی فریاد رسیدن رسول علیه السلام کاروان عرب را کی از تشنگی و بیآبی در مانده بودند و دل بر مرگ نهاده شتران و خلق زبان برون انداخته
Çölde bir Arap kervanı susuz kalmış, yağmursuzluktan kırbalarında bir damlacık olsun su kalmamıştı.3130
اندر آن وادی گروهی از عرب ** خشک شد از قحط بارانشان قرب
Bütün kervan, o çöl ortasında bunalmış, ölüm haline gelmişti.
در میان آن بیابان مانده ** کاروانی مرگ خود بر خوانده
Ansızın o iki dünyanın imdadına yetişen Mustafa, onların imdadına erişmek üzere yoldan çıkageldi.
ناگهانی آن مغیث هر دو کون ** مصطفی پیدا شد از ره بهر عون
Çölde, o sarp ve sonsuz yolda, o kızgın kumların üstünde bunalıp kalmış olan o kalabalık kervanı gördü.
دید آنجا کاروانی بس بزرگ ** بر تف ریگ و ره صعب و سترگ
Develerinin dilleri, ağızlarından çıkmış; adamlar, taraf taraf kumlara serilmiş kalmıştı!
اشترانشان را زبان آویخته ** خلق اندر ریگ هر سو ریخته
Bu hali görünce acıdı, “Kalkın, bir kaçınız derhal o kum yığınına doğru koşun!3135
رحمش آمد گفت هین زوتر روید ** چند یاری سوی آن کثبان دوید
Orada zenci bir köle kırbayla beyine su götürüyor.
گر سیاهی بر شتر مشک آورد ** سوی میر خود به زودی میبرد
O zenci deveciyi devesiyle beraber ister istemez tutup bana getirin “ dedi.
آن شتربان سیه را با شتر ** سوی من آرید با فرمان مر
Birkaç kişi, kalkıp kum tepesine doğru koştular. Bir müddet sonra hakikaten dediği gibi,
سوی کثبان آمدند آن طالبان ** بعد یکساعت بدیدند آنچنان
Zenci bir kul gördüler, kırbasını doldurmuş, devesine binmiş, beyine su götürüyordu.
بندهای میشد سیه با اشتری ** راویه پر آب چون هدیهبری
Zenciye “Şu tarafta insanların iftihar edecekleri zat, Kâinatın hayırlısı olan Peygamber seni çağırıyor“ dediler.3140
پس بدو گفتند میخواند ترا ** این طرف فخر البشر خیر الوری
Adam, “Ben onu tanımıyorum, o da kim?” dedi. “Ay yüzlü, şeker huylu Muhammed “ dediler,
گفت من نشناسم او را کیست او ** گفت او آن ماهروی قندخو
Nasılsa öylece anlattılar, öylece övdüler. Zenci, “O galiba bir şair olacak.
نوعها تعریف کردندش که هست ** گفت مانا او مگر آن شاعرست
Bir kısmı halkı sihirle zebun etmiş… Ona yarım arşın bile yaklaşmam ben “ dedi.
که گروهی را زبون کرد او بسحر ** من نیایم جانب او نیم شبر
Nihayet herifi yakalayıp zorla, çeke çeke o tarafa sürüklemeye başladılar. Zenci, bağırıp çağırıyor, sövüp sayıyordu!
کشکشانش آوریدند آن طرف ** او فغان برداشت در تشنیع و تف
Zenciyi Azizin yanına getirdikleri zaman Peygamber, “Su için, mataralarınızı, kırbalarınızı da doldurun” dedi.3145
چون کشیدندش به پیش آن عزیز ** گفت نوشید آب و بردارید نیز
Hepsini o bir tek kırbadan kandıra kandıra suvardı. Hem adamlar, hem develer o kırbadan kana kana su içtiler,
جمله را زان مشک او سیراب کرد ** اشتران و هر کسی زان آب خورد
Kölenin kırbasından herkes kırbasını, matarasını doldurur. Gökyüzündeki bulut bile hasedinden şaşırıp kaldı!
راویه پر کرد و مشک از مشک او ** ابر گردون خیره ماند از رشک او
Bunu kim görmüştür? Bir tek kırbadan bunca cehennemin harareti sönsün?
این کسی دیدست کز یک راویه ** سرد گردد سوز چندان هاویه
Kim görmüştür bunu? Su dolu bir tek kırbadan bunca kırba ağzına kadar dolsun!
این کسی دیدست کز یک مشک آب ** گشت چندین مشک پر بی اضطراب
Kölenin kırbası zaten vesileden, hakikati örten bir sebepten ibaretti. Peygamberin emriyle ihsan dalgaları, aslî denizden coşup köpürmekte, kopup gelmekteydi!3150
مشک خود روپوش بود و موج فضل ** میرسید از امر او از بحر اصل