- Bu sıfatlar, burada nasıl senin emrine tabiyse onlara karşılık olan şeyler de orada senin emrine tabidir. 3470
- چون به امر تست اینجا این صفات ** پس در امر تست آنجا آن جزات
- Bir mazluma karşı elinden bir zulüm çıktımı o zulüm bir ağaç olur, o ağaçtan zakkum biter.
- چون ز دستت زخم بر مظلوم رست ** آن درختی گشت ازو زقوم رست
- Kızgınlıkla gönüllere ateş saldın mı cehennem ateşinin aslı oldun gitti.
- چون ز خشم آتش تو در دلها زدی ** مایهی نار جهنم آمدی
- Ateşin burada nasıl adamları yakarsa ondan meydana gelen eser de orada seni yakar.
- آتشت اینجا چو آدم سوز بود ** آنچ از وی زاد مرد افروز بود
- Kızgınlığın ateşin adamlara saldırmakta ya… Ondan meydana gelen ateş de adamlara saldırır.
- آتش تو قصد مردم میکند ** نار کز وی زاد بر مردم زند
- O yılana, akrebe benzeyen sözlerin yılan ve akrep olur da seni kuyruğundan yakalar. 3475
- آن سخنهای چو مار و کزدمت ** مار و کزدم گشت و میگیرد دمت
- Velîlere uymadın, onları bekletip durdun, orada da kıyamet gününün beklenmesi san yâr olur, bekler durursun.
- اولیا را داشتی در انتظار ** انتظار رستخیزت گشت یار
- Hele yarın, hele öbür gün diye vaat eder, Allah’a dönmeyi sallar durursun ya… İşte bu bekleyiş, mahşerdeki beklemendir, vay sana!
- وعدهی فردا و پسفردای تو ** انتظار حشرت آمد وای تو
- O uzun günde hesap için, canlar yakan güneşin altında bekler kalırsın…
- منتظر مانی در آن روز دراز ** در حساب و آفتاب جانگداز
- Çünkü sen dünyada göğü de, göktekileri de elbette yola girerim tohumunu eke eke beklemiştin!
- کسمان را منتظر میداشتی ** تخم فردا ره روم میکاشتی
- Kızgınlığın, cehennem ateşinin tohumudur. Kendine gel de şu cehennemini söndür, çünkü o bir tuzaktır. 3480
- خشم تو تخم سعیر دوزخست ** هین بکش این دوزخت را کین فخست
- Bu ateşi ancak nur söndürebilir. Cehennem mümine “Nurun ateşimizi söndürdü“ der… Allah’a şükürler olsun!
- کشتن این نار نبود جز به نور ** نورک اطفا نارنا نحن الشکور
- Nura sahip olmadığın halde yavaşlık, mülayimlik gösterirsen bu kötü bir şeydir. Çünkü ateşin sönmemiştir, küllenmiştir.
- گر تو بی نوری کنی حلمی بدست ** آتشت زندهست و در خاکسترست
- Bu hal, bir tekellüftür. Aklını başına al, ateşi din nurundan başka bir şey söndürmez.
- آن تکلف باشد و روپوش هین ** نار را نکشد به غیر نور دین
- Din nurunu görmedikçe emin olma… Çünkü gizli ateş, bir gün olur ortaya çıkar.
- تا نبینی نور دین آمن مباش ** کاتش پنهان شود یک روز فاش
- Nuru bir su bil, suya yapış… Suyu elde ettin mi ateşten korkma! 3485
- نور آبی دان و هم در آب چفس ** چونک داری آب از آتش مترس
- Ateşi su söndürür. Çünkü ateş, huyu muktezası suyun soyunu, sopunu, oğullarını, (yani ağaçları, otları) yakar, yandırır!
- آب آتش را کشد کتش بخو ** میبسوزد نسل و فرزندان او
- Birkaç günceğiz o su kuşlarının yanına git de seni Abıhayata ulaştırsınlar.
- سوی آن مرغابیان رو روز چند ** تا ترا در آب حیوانی کشند
- Karakuşuyla su kuşu, suret bakımından birdir ama suyla yağ gibi hakikatte birbirine zıttır,
- مرغ خاکی مرغ آبی همتنند ** لیک ضدانند آب و روغنند
- Bunlar, birbirlerine benzerler ama her biri, kendi aslına kuldur, köledir. Dikkat ve ihtiyatla hareket et.
- هر یکی مر اصل خود را بندهاند ** احتیاطی کن بهم مانندهاند
- Nitekim vesveseyle Elest deminin vahyi… Her ikisi de duyguyla değil, akılla anlaşılır; fakat aralarında fark var. 3490
- همچنانک وسوسه و وحی الست ** هر دو معقولند لیکن فرق هست
- Her ikisi de gönül pazarının tellâlıdır, her ikisi de matahlarını över, durur.
- هر دو دلالان بازار ضمیر ** رختها را میستایند ای امیر
- Gönül sarrafıysan fikrini anla, gönlüne geleni bil de esir tellâlı gibi bu iki fikri birbirinden ayırt et.
- گر تو صراف دلی فکرت شناس ** فرق کن سر دو فکر چون نخاس
- Eğer şüpheye düşüyor ve iki fikri ayırt edemiyorsan “Aldatmaca yok“ de; acele etme, koşma!
- ور ندانی این دو فکرت از گمان ** لا خلابه گوی و مشتاب و مران
- Alışverişte aldanmamanın çaresi
- حیله دفع مغبون شدن در بیع و شرا
- Bir dost, Peygamber’e “Ben alışverişte daima aldanıyorum.
- آن یکی یاری پیمبر را بگفت ** که منم در بیعها با غبن جفت