Bu düşmanın palavrasını dinleme kaç ondan… Çünkü o da inatta İblis’e benzer.
طمطراق این عدو مشنو گریز ** کو چو ابلیسست در لج و ستیز
Dünya sevgisi, dünya geçimine savaşma yüzünden sana o ebedî azabı ehemmiyetsiz gösterir.
بر تو او از بهر دنیا و نبرد ** آن عذاب سرمدی را سهل کرد
Ölümü bile ehemmiyetsiz bir hale getirirse bunda şaşılacak ne var ki? O, sihriyle bunun gibi yüzlerce iş yapar!
چه عجب گر مرگ را آسان کند ** او ز سحر خویش صد چندان کند
Sihir, bazen sanatla samanı dağ gösterir, bazen dağı saman!4070
سحر کاهی را به صنعت که کند ** باز کوهی را چو کاهی میتند
Gözbağcılıkla çirkinleri güzelleştirir, güzelleri, çirkin bir şekle sokar.
زشتها را نغز گرداند به فن ** نغزها را زشت گرداند به ظن
Sihrin hali budur; afsunlar, üfürür, her an hakikatleri başka bir şekle çevirir.
کار سحر اینست کو دم میزند ** هر نفس قلب حقایق میکند
Bir an gelir, insanı eşek gösterir… Bir an gelir eşeği şaşılacak bir adam şekline bürür!
آدمی را خر نماید ساعتی ** آدمی سازد خری را وآیتی
İşte senin içinde böyle bir sihirbaz gizlidir. Vesveselerde daimî bir sihir kudreti vardır!
این چنین ساحر درون تست و سر ** ان فی الوسواس سحرا مستتر
Fakat bu sihirlerin hüküm sürdüğü âlemde öyle sihirbazlar da var ki sihirlerin hükmünü gideriverirler.4075
اندر آن عالم که هست این سحرها ** ساحران هستند جادوییگشا
Bu kuvvetli zehrin bittiği ovada tiryak da bitmiştir ey oğul!
اندر آن صحرا که رست این زهر تر ** نیز روییدست تریاق ای پسر
Tiryak, sana “Gel, beni kendine siper et… Ben, sana zehirden daha yakınım.
گویدت تریاق از من جو سپر ** که ز زهرم من به تو نزدیکتر
Onun sözü sihirdir, seni yıkar harap eder… Benim sözüm de sihir ama onun sihrini defeder” der!
گفت او سحرست و ویرانی تو ** گفت من سحرست و دفع سحر او
Konuk öldüren mescide konuklamak isteyeni menetmeye kalkışanların tekrar ona öğüt vermeleri
مکرر کردن عاذلان پند را بر آن مهمان آن مسجد مهمان کش
O güzel yiğit, o Peygamber; “Sözde sihir hassası var” dedi, doğru da söyledi.
گفت پیغامبر که ان فی البیان ** سحرا و حق گفت آن خوش پهلوان
Ey kerem sahibi kendine gel, yiğitlik taslama, mescidimizi de töhmet altında bırakma, bizi de!4080
هین مکن جلدی برو ای بوالکرم ** مسجد و ما را مکن زین متهم
Bir düşman düşmanlığından bir söz söyler… Bir alçak, yarın bize bir ateştir salar…
که بگوید دشمنی از دشمنی ** آتشی در ما زند فردا دنی
Onu zalimin birisi boğdu, mescidi de kurtulmak için bahane etti.
که بتاسانید او را ظالمی ** بر بهانهی مسجد او بد سالمی
Mescidin adı çıkmış zaten. O da konuk, mescitte konukladı da öldü derler, ben de kurtulurum dedi, diyebilir.
تا بهانهی قتل بر مسجد نهد ** چونک بدنامست مسجد او جهد
Ey canı pek adam, bizi töhmet altında bırakma… Zaten düşmanların hilelerinden emin değiliz.
تهمتی بر ما منه ای سختجان ** که نهایم آمن ز مکر دشمنان
Hadi yürü, yiğitliğini bırak, bu ham sevdayı pişirmeye kalkışma. Zuhal yıldızı arşınla ölçülemez!4085
هین برو جلدی مکن سودا مپز ** که نتان پیمود کیوان را بگز
Senin gibi çokları bahttan, talihten dem vurdular ama sonunda birer birer, tutam tutam sakallarını yoldular!
چون تو بسیاران بلافیده ز بخت ** ریش خود بر کنده یک یک لخت لخت
Aklını başına al da bu dedikoduyu kısa kes, yürü git… Kendini de vebale sokma, bizi de!”
هین برو کوتاه کن این قیل و قال ** خویش و ما را در میفکن در وبال
Konuğun, onlara sırtına Sultan Mahmud’un davulu konmuş ve nöbet vurulması âdet olmuş deveyi bile defle kuşları kaçıran ekin bekçisinin kaçırdığını anlatarak misal getirmek suretiyle cevap vermesi
جواب گفتن مهمان ایشان را و مثل آوردن بدفع کردن حارس کشت به بانگ دف از کشت شتری را کی کوس محمودی بر پشت او زدندی
Dedi ki: “Dostlar, ben bir Lâhavle’yle ürküp kaçacak şeytanlardan değilim.
گفت ای یاران از آن دیوان نیم ** که ز لا حولی ضعیف آید پیم
Bir çocuk, ekin bekçiliği yapar ve yanındaki defi çalarak kuşları kaçırırdı.
کودکی کو حارس کشتی بدی ** طبلکی در دفع مرغان میزدی
Kuşlar, o küçücük defin sesini duyup tarladan kaçarlar, ekinler de zararlı kuşlardan kurtulurdu.4090
تا رمیدی مرغ زان طبلک ز کشت ** کشت از مرغان بد بی خوف گشت
Kerem sahibi Sultan Mahmud’un yolu, o taraflara düştü, koca otağı o civara kuruldu.
چونک سلطان شاه محمود کریم ** برگذر زد آن طرف خیمهی عظیم