- Bu iki kaynayışla duygulara kuvvet oldum, ruh kesildim de sonra seni pişiriyorum.
- زین دو جوشش قوت حسها شدم ** روح گشتم پس ترا استا شدم
- Cematken, bu sıfattan koşar, geçersen bilgi olur, manevi sıfatlar haline gelirsin, derdim.
- در جمادی گفتمی زان میدوی ** تا شوی علم و صفات معنوی
- Ruh sahibi oldum ama bu sefer de diyorum ki: Bir kere daha coş, kayna da bu canlı suretten de geç!
- چون شدم من روح پس بار دگر ** جوش دیگر کن ز حیوانی گذر
- Allah’tan inayet iste… Bu ince bahislerde ayağın sürçmesin, mananın künhüne, işin ta sonuna eriş!
- از خدا میخواه تا زین نکتهها ** در نلغزی و رسی در منتها
- Çünkü çok kişiler Kur’an’ı anlayamadılar da yol azıttılar… Bazı kişilerse o ipe sarıldılar ama kuyunun dibine gittiler. 4210
- زانک از قرآن بسی گمره شدند ** زان رسن قومی درون چه شدند
- A inatçı, yücelere çıkmak sevdasında değilsen ipin ne suçu var?
- مر رسن را نیست جرمی ای عنود ** چون ترا سودای سربالا نبود
- Konuk öldüren mescide konuklayan adam hikâyesinin sonu ve o konuğun niyetindeki doğruluk
- باقی قصهی مهمان آن مسجد مهمان کش و ثبات و صدق او
- O himmeti yüce garip dedi ki: “Ben, bu mescitte kalacak, bu mescitte uyuyacağım.
- آن غریب شهر سربالا طلب ** گفت میخسپم درین مسجد بشب
- Ey mescit, bana Kerbelâ olsan yine aldırış etmem. Sen beni muradıma eriştiren bir Kâbe olacaksın!
- مسجدا گر کربلای من شوی ** کعبهی حاجتروای من شوی
- Ey seçilmiş ev, aman beni kurtar da Mansur gibi ipimle oynayayım.
- هین مرا بگذار ای بگزیده دار ** تا رسنبازی کنم منصوروار
- Size gelince: Öğüt vermede Cebrail bile olsanız Halil, ateş içinde medet istemez ki. 4215
- گر شدیت اندر نصیحت جبرئیل ** مینخواهد غوث در آتش خلیل
- Ey Cebrail, git… Ben tutuşmuş yanmaktayım; amber ve öd ağacı gibi yanmakta, bana daha hoş geliyor.
- جبرئیلا رو که من افروخته ** بهترم چون عود و عنبر سوخته
- Ey Cebrail, sen bana yardım ediyorsun, kardeş gibi beni görüp gözetiyorsun ama
- جبرئیلا گر چه یاری میکنی ** چون برادر پاس داری میکنی
- Ben ateşe atılmada pek çeviğim… Yanmakla azalacak, yanmakla çoğalacak, yaşayacak can değilim ki!
- ای برادر من بر آذر چابکم ** من نه آن جانم که گردم بیش و کم
- Ot yemekle artan, gelişen can hayvan canıdır… O can, ateşe mensuptur, odun gibi de telef olur gider.
- جان حیوانی فزاید از علف ** آتشی بود و چو هیزم شد تلف
- Odun olmasaydı meyve verir, ebediyen mamur bir halde kalır, her şeyi de mahmurlaştırırdı. 4220
- گر نگشتی هیزم او مثمر بدی ** تا ابد معمور و هم عامر بدی
- Bu ateş, bil ki yakıcı bir yelden ibarettir… Asıl ateşin ışığıdır, kendisi değil!
- باد سوزانت این آتش بدان ** پرتو آتش بود نه عین آن
- Asıl ateş, esîrdedir. Yeryüzündeki onun ışığı, onun gölgesidir.
- عین آتش در اثیر آمد یقین ** پرتو و سایهی ویست اندر زمین
- Hulâsa ışık ve gölge, daima oynar durur, baki kalmaz… Yine koşa koşa madenine gider, aslına kavuşur.
- لاجرم پرتو نپاید ز اضطراب ** سوی معدن باز میگردد شتاب
- Boyun daima olduğu gibidir de gölgesi bir an kısalır bir an uzar.
- قامت تو بر قرار آمد بساز ** سایهات کوته دمی یکدم دراز
- Çünkü ışıkların hiç kimse sebat ettiğini görmemiştir; akisler yine döner; asıllarına, analarına giderler. 4225
- زانک در پرتو نیابد کس ثبات ** عکسها وا گشت سوی امهات
- Kendine gel… Ağzını yum; fitne, dudaklarını açtı… Kuru sözlere giriş, doğrusunu Allah daha iyi bilir!
- هین دهان بر بند فتنه لب گشاد ** خشک آر الله اعلم بالرشاد
- İyi anlayanları kötü hayallere düşmeleri
- ذکرخیال بد اندیشیدن قاصر فهمان
- Bu hikâye sone ermeden hasetçilerden bir kötü dumandır geldi.
- پیش از آنک این قصه تا مخلص رسد ** دود و گندی آمد از اهل حسد
- Ben, bundan korkmam ama bu tekme, belki bir gönlü saf kişinin ayağını çeler.
- من نمیرنجم ازین لیک این لگد ** خاطر سادهدلی را پی کند
- O Hakîmi Gaznevî, perde ardında kalanlara ne güzel manevi bir misal getirdi.
- خوش بیان کرد آن حکیم غزنوی ** بهر محجوبان مثال معنوی
- Sapıklar, Kur’an’da sözden, lâftan başka bir şey görmezlerse şaşılmaz ki 4230
- که ز قرآن گر نبیند غیر قال ** این عجب نبود ز اصحاب ضلال