English    Türkçe    فارسی   

3
4268-4292

  • Davud’un yüzü Allah nuruyla parladı… Dağlar, onunla beraber feryada geldiler.
  • Dağ Davud’a yoldaş oldu… Her iki çalgıcıda bir padişahın aşkıyla sarhoş oldu!
  • “Dağlar Davud’un sesine ses verin, onunla beraber ırlayın” diye emir geldi. Dağla Davud… İkisi de bir sesle seslendi, bir perdeden okudu. 4270
  • Allah dedi ki: “Ey Davud, sen yerinden, yurdundan ayrıldın… Benim için hemdemlerinden cüda düştün.
  • Ey garip olmuş, tek ve muinsiz kalmış olan Davud, iştiyak ateşi, gönlünden şule vermekte.
  • Çalgıcılar, hanendeler, arkadaşlar istersin. O Kadîm Allah dağları senin huzuruna getirir.
  • Dağlar, sana çalgı çalarlar, şarkı okurlar, zurnacılık ederler. Hepsi de huzurunda yel gibi ses çıkarır, sesine ses verirler.”
  • Dudağı, dişi yokken dağın ses vermesi, feryat etmesi caiz oluyor ya… Bil ki velinin de ağızsız, dudaksız sözleri, feryatları var! 4275
  • O her şeyden arınmış mescidin cüzülerinden her an nağmeler çıkar. O nağmelerde her an, velinin can kulağına ulaşır.
  • Yanında oturanlar duymazlar, işitmezler de o duyar, işitir. Ne mutlu o cana ki gayba inanmıştır!
  • Velî, kendi kendine yüzlerce söz söyler, dinler de yanında oturan kokusunu bile alamaz!
  • Lâmekân âleminden gönlüne yüzlerce sual, yüzlerce cevap gelir, menziline kadar erişir!
  • Bunları sen duyarsın da başkaları kulaklarını ağızlarına kadar yaklaştırsalar yine duymazlar! 4280
  • Tutalım, velilerin sessiz, harfsiz sözlerini duymuyor, işitmiyorsun; işte gördün ya… Misli sende de var; neden inanmıyorsun a sağır!
  • Kendi anlayışındaki kusur yüzünden Mesnevi’yi kınamaya kalkışana cevap
  • Ey kınayan köpek, sen hav hav edip duruyor da Kur’an’ı kınamakla hükmünden kendimi kurtarırım mı sanıyorsun?
  • Bu o aslan değil ki ondan canını halâs etmeğe muvaffak olasın yahut kahrının pençesinden imanını kurtarasın!
  • Kur’an, kıyamete kadar, ey kendilerini bilgisizliğe feda edenler, diye nida eder.
  • Der ki: “Siz, beni masal sandınız da kınama ve kâfirlik tohumunu ektiniz! 4285
  • Fakat kınayıp da aslı yok, masaldan ibaret dediniz ama gördünüz ya… Siz yok oldunuz, siz masal oldunuz.
  • Ben Allah’ın kelâmıyım, Allah’la kaimim. Canın canına gıdayım; arı duru, parlak bir yakutum.
  • Ben, güneşin nuruyum… Sizin üstünüze vurdum, sizi aydınlattım; fakat güneşten ayrılmış değilim.
  • Bakın, ben âşıkları ölümden kurtarmak için buracıkta akıp duran bir âbıhayatım.
  • Hırsınız, hasediniz bu kötü kokuyu salmasaydı Allah, sizin mezarlarınıza da bundan bir katrecik saçardı. 4290
  • O, Hakîm’in sözünü, o Hakîm’in öğüdünü tutmaz mıyım hiç? Her kötü ve yanlış kınama yüzünden gönlümü bozmam, işimden, sözümden kalmam.
  • Seyislerin ıslık çalmaları yüzünden tayın ürküp su içmemesi
  • Hakîm-i Gaznevî, buyurmuştur ki: tayla anası su içerlerken,