- Padişah bana mühim ve nazik bir iş buyurdu, geceleri bile uyumuyor, benim bu işi başarmamı bekliyor.
- شاه کار نازکم فرموده است ** ز انتظارم شاه شب نغنوده است
- Padişahın emrinden dışarı çıkamam, huzurunda yüzü kara olamam.
- من نیارم ترک امر شاه کرد ** من نتانم شد بر شه رویزرد
- Her sabah, her akşam hususi çavuşu gelip işin neticesini soruyor.
- هر صباح و هر مسا سرهنگ خاص ** میرسد از من همیجوید مناص
- Reva görür müsün, köye geleyim de padişah, bana yüzünü assın, kaşlarını çatsın?
- تو روا داری که آیم سوی ده ** تا در ابرو افکند سلطان گره
- Kızarsa kızgınlığına karşı ne çare bulurum, diriyken kendimi topraklara mı gömeyim?” dedi. 445
- بعد از آن درمان خشمش چون کنم ** زنده خود را زین مگر مدفون کنم
- Daha da bu çeşit yüzlerce bahaneler etti, fakat hileleri, Allah takdirine eş olmadı.
- زین نمط او صد بهانه باز گفت ** حیلهها با حکم حق نفتاد جفت
- Âlemin zerreleri birbirine girse yine Allah’ın kaza ve kaderine karşı hiçtir hiç!
- گر شود ذرات عالم حیلهپیچ ** با قضای آسمان هیچند هیچ
- Bu yeryüzü, gökten nasıl kaçabilir, yeryüzü kendini gökten nasıl gizleyebilir?
- چون گریزد این زمین از آسمان ** چون کند او خویش را از وی نهان
- Gökten yeryüzüne ne yağarsa yağar. Yeryüzü, ne kaçabilir, ne bir çareye başvurabilir, ne bir pusuda gizlenebilir.
- هرچه آید ز آسمان سوی زمین ** نه مفر دارد نه چاره نه کمین
- Güneşten ateş yağsa yine o, gökten yağan ateşe karşı yüzünü yerlere döşemiştir. 450
- آتش ار خورشید میبارد برو ** او بپیش آتشش بنهاده رو
- Yağmur yağsa da tufanlar coşsa, üstündeki şehirler yıkılıp yerle yeksan olsa
- ور همی طوفان کند باران برو ** شهرها را میکند ویران برو
- O, yine Eyyup gibi teslim olmuştur, ben bir esirim, ne dilersen yağdır demektedir.
- او شده تسلیم او ایوبوار ** که اسیرم هرچه میخواهی ببار
- Sen de bu yeryüzünün bir cüzünün, baş çekme. Allah hükmünü görünce isyan etme.
- ای که جزو این زمینی سر مکش ** چونک بینی حکم یزدان در مکش
- “Sizi topraktan yarattık” sözünü duydun ya, demek ki senden toprak olmanı istiyor, yüz çevirme!
- چون خلقناکم شنودی من تراب ** خاک باشی جست از تو رو متاب
- (Allah diyor ki:) “Toprağa nice tohum ektim. İnsan da toprağın bir tozundan ibaretti, onu ben yükselttim. 455
- بین که اندر خاک تخمی کاشتم ** کرد خاکی و منش افراشتم
- Yine bir hamle et de kendine topraklığı sıfat edin, alçal. Ben de seni bütün beylere emir yapayım.
- حملهی دیگر تو خاکی پیشه گیر ** تا کنم بر جمله میرانت امیر
- Su, yukardan aşağıya, akar da sonra aşağıdan yukarıya akar.
- آب از بالا به پستی در رود ** آنگه از پستی به بالا بر رود
- Buğday, yukarıdan aşağıya, yerin dibine gider de ondan sonra yerden baş çıkarıp yükselir.
- گندم از بالا بزیر خاک شد ** بعد از آن او خوشه و چالاک شد
- Her meyvenin tohumu yerden biter de ondan sonra yerden baş verir.
- دانهی هر میوه آمد در زمین ** بعد از آن سرها بر آورد از دفین
- Nimetlerin aslı felekten ta yere kadar umumiyetle aşağıya geldiler, alçaldılar da temiz cana gıda oldular. 460
- اصل نعمتها ز گردون تا بخاک ** زیر آمد شد غذای جان پاک
- Tevazula felekten toprağa inince de diri ve yiğit adamın cüzü oldular.
- از تواضع چون ز گردون شد بزیر ** گشت جزو آدمی حی دلیر
- Bu suretle o cemad, insan sıfatlarını kazandı, arşın yücesine uçtu, neşelendi.
- پس صفات آدمی شد آن جماد ** بر فراز عرش پران گشت شاد
- Önce diri âlemden geldik, sonra yine aşağılıktan yücelere çıktık.
- کز جهان زنده ز اول آمدیم ** باز از پستی سوی بالا شدیم
- Diyerek bütün cüzüler, hareket ve sükûn hâllerinde “ Biz, şüphe yok, yine gerisin geri Allah’ ya dönüyoruz“ derler.
- جمله اجزا در تحرک در سکون ** ناطقان که انا الیه راجعون
- Gizli cüzlerin zikir ve tespihleri, gökyüzüne bir gulguledir salar. 465
- ذکر و تسبیحات اجزای نهان ** غلغلی افکند اندر آسمان