English    Türkçe    فارسی   

3
46-70

  • Dadı, süt emer çocuğunu türlü, türlü nimetlerden gıdalandırır.
  • Ama çoğunu memeden kesti mi ona yüzlerce bahçelerin, bostanların yolunu açar.
  • Çünkü meme, o zayıf çocuk için binlerce nimetlerin, binlerce yemeklerin, binlerce ekmeklerin hicabıdır.
  • Hulâsa yaşamamız, sütten kesilmemize bağlıdır. Sen de yavaş, yavaş kendini gıdadan kesmeye çalış vesselâm.
  • İnsan, ana karnındayken kan emer, varlığı kanladır, bedenin nesçi kanla vücut bulur. 50
  • Kandan kesilince gıdası süt olur, sütten kesilince lokma yemeğe başlar.
  • Lokmadan kesildi mi Lokman kesilir, gizli matlûba talip olur.
  • Ana karnındaki çocuğa birisi dese ki: Dışarda pek düzgün, pek güzel bir âlem var…
  • Boyuna, enine geniş bir yeryüzü… Orada nice nimetler var, nice sonsuz yiyecek şeyler.
  • Dağlar, denizler, ovalar, bostanlar, bağlar, çayırlar… 55
  • Pek yüksek, ziyadar bir gökyüzü… Güneş, ay ışığı, yüzlerce süha yıldızı.
  • Yıldızdan, poyrazdan, doğudan, batıdan esen yeller… Bağlar bahçeler gelin gibi süslenmekte, bezenmekte.
  • O âlemdeki şaşılacak şeyler anlatılamaz ki… Sen, neden bu kapkaranlık yerde mihnetler içindesin?
  • Bu daracık çarmıhta kan yemektesin; hapis içinde, pislikler içinde, sıkıntılar içindesin.
  • Çocuk, kendi haline bakıp bunları inkâr eder, bu elçilikten yüz çevirir, kâfir olur. 60
  • Olmayacak şey, hileden, yalandan başka bir şey değil, der. Kör adamın vehmi, bunu anlamaktan ne kadar uzak!
  • Buna benzer bir şey görmediği için münkir idraki bunu da kavramaz.
  • İşte cihandaki halk da buna benzer. Abdal, onlara öbür âlemden bahsetti mi,
  • “Bu dünya kapkaranlık, dapdaracık bir kuyudur… Bu kuyunun dışında renksiz, kokusuz bir âlem var” dedi mi.
  • Bu söz onların hiçbirinin kulağına girmez. Çünkü bu dünya tamahı, kuvvetli ve büyük yerdedir. 65
  • Tamah, kulağa bir şey duyurmaz. Garez, gözü kapar adama bir şey anlatmaz.
  • Nitekim o ana karnındaki çocuk da kana tamah ettiğinden, o aşağılık yurtlara kan, onun gıdası olduğundan.
  • Tamah ona bu âleme sözü duyurmaz. Bedendeki kanı, gönlüne sevdirir.
  • Hırslarından fil yavrularını yiyenler ve yemeyin diyenin öğüdünü dinlemeyenler
  • Bilmem işittin mi? Akıllı, bir adam, Hindistan’ da dostlarından iki üç kişinin
  • Uzak bir seferden geldiklerini, aç ve çıplak bir halde bulunduklarını gördü. 70