English    Türkçe    فارسی   

3
563-587

  • Gülerek oynayarak o dolaba doğru çark ura ura yürüdüler.
  • Köye doğru uçan bir kuş görseler sabırsızlıktan elbiselerini yırtıyorlar,
  • Köyden bir adam geliyor görseler yüzünü, gözünü öpüyorlar, 565
  • “Sen bizim dostumuzun yüzünü gördün. Sen, bizim canımızın canısın, bizim gözümüzsün sen” diyorlardı.
  • Mecnun’un, Leylâ’nın civarında oturan bir köpeğe iltifatı
  • Tıpkı Mecnun gibi. O da bir köpeği okşamakta, öpmekte, önünde yanıp erimekteydi.
  • Etrafında eğilip bükülerek onu ululayıp ağırlayarak dönüp dolaşıyor, ona sâf şeker şerbeti veriyordu.
  • Bir herzevekil dedi: “A ham mecnun, bu yapıp durduğun şey ne delilik, ne sersemlik,
  • Köpeğin ağzı daima pis şeyleri yer. Ardını bile diliyle temizler.” 570
  • Köpeğin ayıplarını bir hayli saydı döktü. Zaten ayıp gören gayp âleminin kokusunu bile alamaz.
  • Mecnun dedi ki. “Sen, baştanbaşa suretten, cisimden ibaretsin. Gel de benim gözümle bir bak!
  • Bu köpek, bence Allah’ın bir çözülmez tılsımıdır. Bu köpek, Leylâ’nın mahallesinin bekçisi.
  • Himmetine bak, gönlüne, canına, irfanına dikkat et ki neresini seçmiş, neresini yurt edinmiş?
  • O benim mağaramın yüzü kutlu köpeği, hatta o benim dertdaşım, gamdaşım. 575
  • Onun mahallesinde yurt tutan köpeğin ayağının bastığı toprak bile ulu aslanlardan yeğdir.
  • Ey köpeklerine aslanların köle olduğu sevgili.. anlatmaya imkân yok ki, sus vesselâm!..”
  • Dostlar, suretten geçerseniz her yer sizin için cennettir. Gül bahçesi içinde gül bahçesidir.
  • Suretini kırdın, yaktın mı her şeyin suretini kırdın demektir.
  • Artık her sureti kırar, Haydar gibi Hayber kapısını çekip koparırsın. 580
  • O saf şehirli de surete zebun oldu, köylünün kötü sözleriyle köye doğru yola düştü.
  • O yaltaklanma tuzağına tutularak neşeli neşeli gidiyordu. Taneyle sınanmaya giden kuşa benziyordu.
  • Kuş, o taneyi kerem ve ihsan yüzünden saçılmış sanır. Hâlbuki o ihsan hırsın son derecesidir.
  • Kuşcağızlar taneye tamah ederek sevinip o hileye doğru uçar, koşarlar.
  • Şehirlinin sevinçlerini de anlatsam korkarım ki yolcu, seni yolundan alıkorum. 585
  • Onun için kısaca geçiyorum. Yolda bir köy göründü. Fakat o köylünün köyü değildi, başka bir yola saptı.
  • Bir aya yakın bir müddet köyden köye dolaştılar. Çünkü köyün yolunu iyi bilmiyorlardı.