İtimat et, onu Nil’e at… Ben, onu yüzü ak olarak sana kavuştururum” diye vahiy geldi.960
در فکن در نیلش و کن اعتماد ** من ترا با وی رسانم رو سپید
Bu sözün sonu gelmez ki. Firavunun bütün hileleri, yakasına, paçasına dolaşmaktaydı.
این سخن پایان ندارد مکرهاش ** جمله میپیچید هم در ساق و پاش
O, dışarıda yüz binlerce çocuk öldürüyordu; Musa ise evinin içinde başköşede yetişmekteydi.
صد هزاران طفل میکشت او برون ** موسی اندر صدر خانه در درون
O uzağı gören kör Firavun, hilelere sapıp deliliğinden nerede yeni doğmuş bir çocuk varsa öldürtmekteydi.
از جنون میکشت هر جا بد جنین ** از حیل آن کورچشم دوربین
İnatçı Firavunun hilesi ejderha idi, bütün âlem padişahlarının hilelerini yutmuştu.
اژدها بد مکر فرعون عنود ** مکر شاهان جهان را خورده بود
Fakat ondan daha Firavun birisi zuhur etti. Onu da yuttu, hilesini de!965
لیک ازو فرعونتر آمد پدید ** هم ورا هم مکر او را در کشید
O bir ejderha idi, asâ da bir ejderha oldu. Bu, onu Allah tevfikiyle sömürüp yutuverdi!
اژدها بود و عصا شد اژدها ** این بخورد آن را به توفیق خدا
El üstünde el var… Nereye kadar bu. Ta son erişilecek menzile, ta Allah’a kadar!
دست شد بالای دست این تا کجا ** تا بیزدان که الیه المنتهی
Çünkü o, öyle bir denizdir ki ne dibi var, ne kıyısı! Bütün denizler, ona karşı sele benzer.
کان یکی دریاست بی غور و کران ** جمله دریاها چو سیلی پیش آن
Hileler, tedbirler ejderha ise Tek Allah önünde hepsi de hiçtir!
حیلهها و چارهها گر اژدهاست ** پیش الا الله آنها جمله لاست
Sözün, buraya gelince yere baş koyup mahvoldu… Doğru yolu Allah daha iyi bilir!970
چون رسید اینجا بیانم سر نهاد ** محو شد والله اعلم بالرشاد
Firavunda olan yok mu? Sende de var. Fakat senin ejderha kuyuya hapsedilmiş!
آنچ در فرعون بود اندر تو هست ** لیک اژدرهات محبوس چهست
Yazıklar olsun… Bunların hepsi de senin ahvalin. Fakat sen, onları Firavuna isnat etmek istersin.
ای دریغ این جمله احوال توست ** تو بر آن فرعون بر خواهیش بست
Senin hâlinden bahsettiler mi canın sıkılır, başkasından bahsettiler mi sana masal gelir.
گر ز تو گویند وحشت زایدت ** ور ز دیگر آفسان بنمایدت
Lâkin nefis seni ne de harap etmiş… Bu arkadaşın da seni hikâyelerle uzaklara atmakta!
چه خرابت میکند نفس لعین ** دور میاندازدت سخت این قرین
Senin ateşine, Firavunun ateşine atılan odun atılmamakta, onun gibi fırsat bulamıyorsun sen. Yoksa fırsat bulsan senin ateşin de Firavunun ateşi gibi yalımlanır!975
آتشت را هیزم فرعون نیست ** ورنه چون فرعون او شعلهزنیست
Yılancının donmuş bir ejderhayı ölü sanarak iple bağlayıp Bağdat’a getirmesi
حکایت مارگیر کی اژدهای فسرده را مرده پنداشت در ریسمانهاش پیچید و آورد به بغداد
Eski vakaları bilip söyleyenden bir hikâye dinle de bu üstü örtülü sırdan bir koku al.
یک حکایت بشنو از تاریخگوی ** تا بری زین راز سرپوشیده بوی
Bir yılancı, afsunlarla yılan tutmak üzere dağlara yüz tuttu.
مارگیری رفت سوی کوهسار ** تا بگیرد او به افسونهاش مار
Arayan ister yavaş gitsin, ister hızlı, nihayet aradığını bulur.
گر گران و گر شتابنده بود ** آنک جویندست یابنده بود
İki elini de aramadan çekme. Arama, yolda en iyi bir kılavuzdur.
در طلب زن دایما تو هر دو دست ** که طلب در راه نیکو رهبرست
Topal olsan, sakat olsan bile, uyuklar gibi halde, hatta edepsizce sine de olsa ona doğru kımıldan, onu ara.980
لنگ و لوک و خفتهشکل و بیادب ** سوی او میغیژ و او را میطلب
Gâh lâfla, gâh susarak, gâh şuraya, buraya boynunu uzatarak, o padişahın kokusunu almaya çalış.
گه بگفت و گه بخاموشی و گه ** بوی کردن گیر هر سو بوی شه
Yakup, oğullarına “Yusuf’un kokusunu haddinden fazla arayın” dedi.
گفت آن یعقوب با اولاد خویش ** جستن یوسف کنید از حد بیش
Siz de her duygunuzu istidatlı bir hâle getirin de her yanda adamakıllı onu araştırın.
هر حس خود را درین جستن بجد ** هر طرف رانید شکل مستعد
Allah, “Allah lütfundan meyus olmayın, ümit kesmeyin” dedi. Çocuğunu kaybetmiş Yakup gibi sen de bucak bucak yürü.
گفت از روح خدا لا تیاسوا ** همچو گم کرده پسر رو سو بسو