- Bizim işimize candan meyli olmayanın körlüğüne işimiz budur işte! 1005
- کار ما اینست بر کوری آن ** که به کار ما ندارد میل جان
- Nevaleyi azıksızlar önüne koruz... İşte o yüzden toprağa bu faziletleri veririz biz.
- این فضیلت خاک را زان رو دهیم ** که نواله پیش بیبرگان نهیم
- Çünkü toprak, tozlu ve kapkara görünür ama içinde nurlu sıfatlar vardır.
- زانک دارد خاک شکل اغبری ** وز درون دارد صفات انوری
- Dış yüzü iç yüzüyle savaştadır... İç yüzü inci gibidir, dışı taşa benzer.
- ظاهرش با باطنش گشته به جنگ ** باطنش چون گوهر و ظاهر چو سنگ
- Dışı, biz, ancak buyuz der... İçi, dikkat et, işin önüne, ardına iyi bak der!
- ظاهرش گوید که ما اینیم و بس ** باطنش گوید نکو بین پیش و پس
- Dışı içimizde hiçbir şey yoktur diye inkârda da bulunur... İçi hele dur da sana hakikatimizi gösterelim der. 1010
- ظاهرش منکر که باطن هیچ نیست ** باطنش گوید که بنماییم بیست
- Dışıyla içi savaştadır... Ve içi, dışına sabrettiğinden Allah yardımına nail olur.
- ظاهرش با باطنش در چالشاند ** لاجرم زین صبر نصرت میکشند
- İşte biz bu ekşi suratlı topraktan suretler düzer onun gizli gülümsemesini meydana çıkarırız.
- زین ترشرو خاک صورتها کنیم ** خندهی پنهانش را پیدا کنیم
- Çünkü toprağın dışı kederden, ağlayıştan ibarettir ama içinde yüz binlerce gülüşler vardır.
- زانک ظاهر خاک اندوه و بکاست ** در درونش صد هزاران خندههاست
- Biz sırları açığa vururuz... İşimiz budur bizim! Bu gizli şeyleri pusudan çıkarır dururuz!
- کاشف السریم و کار ما همین ** کین نهانها را بر آریم از کمین
- Hırsız inkârdan gelir, susar bir şey söylemez ama sahne onu sıkıştırır, hırsızlığını meydana çıkarır! 1015
- گرچه دزد از منکری تن میزند ** شحنه آن از عصر پیدا میکند
- Bu topraklarda da nice nimetler çalmıştır... Onu belâlara uğratır, ikrar ettirir.
- فضلها دزدیدهاند این خاکها ** تا مقر آریمشان از ابتلا
- Onun nice şaşılacak çocukları var... Fakat Ahmet hepsinden üstün!
- بس عجب فرزند کو را بوده است ** لیک احمد بر همه افزوده است
- Yerle gök, bizim gibi iki çiftten böyle bir tek padişah doğdu diye gülmekte, sevinip neşelenmektedir.
- شد زمین و آسمان خندان و شاد ** کین چنین شاهی ز ما دو جفت زاد
- Gökyüzü neşesinden yarılmada... Yeryüzü, azadeliğinden süsene dönmektedir!
- میشکافد آسمان از شادیش ** خاک چون سوسن شده ز آزادیش
- Ey güzel toprak, mademki dış yüzün iç yüzünle savaşta, çekişte... 1020
- ظاهرت با باطنت ای خاک خوش ** چونک در جنگاند و اندر کشمکش
- Kim kendisiyle savaşa girişirse nihayet hakikati, bulur, rengin, kokunun ( görünüşün ) düşmanı olur.
- هر که با خود بهر حق باشد به جنگ ** تا شود معنیش خصم بو و رنگ
- Karanlığı nuruyla muharebeye girişenin can güneşine zeval yoktur.
- ظلمتش با نور او شد در قتال ** آفتاب جانش را نبود زوال
- Bizim için sınamalara giren, bizim için çalışan kişinin ayağına gök bile sırt verir!
- هر که کوشد بهر ما در امتحان ** پشت زیر پایش آرد آسمان
- Zahirin karanlıklardan feryat etmede ama içyüzün gül bahçesi içinde için de gül bahçesi!
- ظاهرت از تیرگی افغان کنان ** باطن تو گلستان در گلستان
- O, ekşi suratlı sofiler gibi nur söndüren kişilerle karışıp uzlaşmamak niyetinde. 1025
- قاصد او چون صوفیان روترش ** تا نیامیزند با هر نورکش
- Ekşi suratlı arifler, kirpiye benzerler... Sert dikenlerin dibinde gizlice zevki safâdadır onlar.
- عارفان روترش چون خارپشت ** عیش پنهان کرده در خار درشت
- Bahçe gizlidir de bahçenin çevresindeki diken meydanda... Yani ey düşman hırsız, bu kapıdan uzaklaş derler!
- باغ پنهان گرد باغ آن خار فاش ** کای عدوی دزد زین در دور باش
- Ey kirpi, kendine dikeni bekçi yapmışsın... Başını, sofiler gibi içine çekmişsin.
- خارپشتا خار حارس کردهای ** سر چو صوفی در گریبان بردهای
- İstiyorsun ki şu gül yüzlü, fakat diken huylu kişilerden hiç kimse, senin azıcık bir zevkine bile ilişmesin!
- تا کسی دوچار دانگ عیش تو ** کم شود زین گلرخان خارخو