English    Türkçe    فارسی   

4
1017-1041

  • Onun nice şaşılacak çocukları var... Fakat Ahmet hepsinden üstün!
  • Yerle gök, bizim gibi iki çiftten böyle bir tek padişah doğdu diye gülmekte, sevinip neşelenmektedir.
  • Gökyüzü neşesinden yarılmada... Yeryüzü, azadeliğinden süsene dönmektedir!
  • Ey güzel toprak, mademki dış yüzün iç yüzünle savaşta, çekişte... 1020
  • Kim kendisiyle savaşa girişirse nihayet hakikati, bulur, rengin, kokunun ( görünüşün ) düşmanı olur.
  • Karanlığı nuruyla muharebeye girişenin can güneşine zeval yoktur.
  • Bizim için sınamalara giren, bizim için çalışan kişinin ayağına gök bile sırt verir!
  • Zahirin karanlıklardan feryat etmede ama içyüzün gül bahçesi içinde için de gül bahçesi!
  • O, ekşi suratlı sofiler gibi nur söndüren kişilerle karışıp uzlaşmamak niyetinde. 1025
  • Ekşi suratlı arifler, kirpiye benzerler... Sert dikenlerin dibinde gizlice zevki safâdadır onlar.
  • Bahçe gizlidir de bahçenin çevresindeki diken meydanda... Yani ey düşman hırsız, bu kapıdan uzaklaş derler!
  • Ey kirpi, kendine dikeni bekçi yapmışsın... Başını, sofiler gibi içine çekmişsin.
  • İstiyorsun ki şu gül yüzlü, fakat diken huylu kişilerden hiç kimse, senin azıcık bir zevkine bile ilişmesin!
  • Senin çocuğun, çocuk huylu ama iki âlem de onun yavrucağı... Onun için yaratılmış! 1030
  • Biz, âlemi onunla diriltir, feleği onun hizmetine kul, köle ederiz!
  • Abdülmuttalip “şimdi nerede ey gizlileri bilen, bana ona varacak doğru yolu göster” dedi.
  • Abdülmuttalib’in, Muhammed aleyhisselâm nerede onu bildir de bulayım diye niyaz etmesi, Kâbe içinden ses gelip yerinin bildirilmesi
  • Kâbe içinden Abdülmuttalib’e ses geldi: “Ey o aklı başında olan çocuğu arayan,
  • Filan vadide, falan ağacın altında!” O iyi bahtlı, bu sesi duyunca hemen yürüdü.
  • Ardınca da Kureyş emirleri gidiyorlardı. Çünkü Peygamber’in atası Kureyş ulularındandı. 1035
  • Âdem Peygamber’e kadar bütün geçmişleri, mecliste de en ulu kişilerdi, savaşta da!
  • Bu soy, zahiri soyuydu... Ulu padişahlar padişahından süzülmeydi.
  • İçiyse zaten soydan, soptan uzaktı, paktı... Balıktan “simak” denilen yıldıza kadar onunla cins ve eşit olacak kimse yoktu!
  • Hak nurunun kimden doğduğunu, nasıl vücut bulduğunu kimse aramaz. Allah halkının nescini arayıp sormaya ne lüzum var?
  • Allah’ın sevap karşılığı olarak verdiği en bayağı hil’at bile güneş ziyasından daha parlak, daha üstündür! 1040
  • Belkıs’ı rahmete çağırma hikâyesinin arta kalanı
  • Kalk ey Belkıs, gel de devleti, saltanatı gör... Allah denizi kıyısında inciler topla!