Şair, bunu duyunca veziri methetti, bu hususta uzun bir kaside yazdı, vezirin evine gidip sundu.
در ثنای او یکی شعری دراز ** بر نبشت و سوی خانه رفت باز
(Bu kasidede padişahın methi hiç yoktu. Çünkü padişahın nimetleri, hilâtları, zaten dilsiz, dudaksız, padişahı methedip duruyordu!)1165
بیزبان و لب همان نعمای شاه ** مدح شه میکرد و خلعتهای شاه
O şairin birkaç yıl sonra yine aynı ihsanlara nail olmak ümidiyle tekrar gelmesi, padişahın, âdeti veçhile bin dinar verilmesini emretmesi, yine adı Ebülhasan olan yeni vezirin, birçok masraflarımız var, hazine boş, ben onu, bu ihsanın onda biriyle bile hoşnut ederim demesi
باز آمدن آن شاعر بعد چند سال به امید همان صله و هزار دینار فرمودن بر قاعدهی خویش و گفتن وزیر نو هم حسن نام شاه را کی این سخت بسیارست و ما را خرجهاست و خزینه خالیست و من او را بده یک آن خشنود کنم
Birkaç yıl sonra şair, yine yok yoksun bir hale düştü, muhtaç oldu... rızıklanmak, ekin parası bulmak ümidiyle,
بعد سالی چند بهر رزق و کشت ** شاعر از فقر و عوز محتاج گشت
Dedi ki: Yokluk ve darlık zamanında sınanmış şeyi aramak, ona başvurmak daha iyi...
گفت وقت فقر و تنگی دو دست ** جست و جوی آزموده بهترست
Kerem ve ihsanda sınadığın kapıya gideyim de yine ihtiyacımı arz edeyim.
درگهی را که آزمودم در کرم ** حاجت نو را بدان جانب برم
Sibeveyh, Allah sözünün manasını anlatırken “Halk, hacet zamanında ona sığınır...
معنی الله گفت آن سیبویه ** یولهون فی الحوائج هم لدیه
İhtiyaçlarımızı sana arz eder, sana sığınırız... Hacetlerimizi senden diler, sen de buluruz demektir” dedi.1170