- Gönülden de fikirler biter, gönlün nebatatı da fikirlerdir. Bu fikirler de gönüldeki sırları gösterir.
- پس زمین دل که نبتش فکر بود ** فکرها اسرار دل را وا نمود
- Mecliste bana söz söyletecek adam bulsam çimenlik gibi yüz binlerce gül bitiririm.
- گر سخنکش یابم اندر انجمن ** صد هزاران گل برویم چون چمن
- Fakat söz söylerken de nefes öldüren bir pezevenk olsa gönüldeki nükteler hırsız gibi kaçar. 1320
- ور سخنکش یابم آن دم زن به مزد ** میگریزد نکتهها از دل چو دزد
- Herkesin hareketi kendisini çeken ne yandaysa o taraftadır... Doğru adamın çekişi, yalancının çekişine benzemez.
- جنبش هر کس به سوی جاذبست ** جذب صدق نه چو جذب کاذبست
- Gâh sapık bir halde, gâh doğru yolu bulmuş olarak gider durursun... Ne seni sürükleyen ip meydandadır, ne çeken adam!
- میروی گه گمره و گه در رشد ** رشته پیدا نه و آنکت میکشد
- Kör bir deveye benzersin... Boynundaki yular seni yeder durur; fakat sen çekeni gör, yuları değil!
- اشتر کوری مهار تو رهین ** تو کشش میبین مهارت را مبین
- Çekeni ve yuları görsen senin için bu âlem aldanma yurdu olmazdı.
- گر شدی محسوس جذاب و مهار ** پس نماندی این جهان دارالغرار
- Kâfir, köpeğin ardına düşüp gittiğini görseydi güçlü kuvvetli Şeytan’a maskara olur muydu hiç? 1325
- گبر دیدی کو پی سگ میرود ** سخرهی دیو ستنبه میشود
- Onun ardına bir namussuz gibi düşer miydi hiç? Hemencecik ayağını çeker, kurtulurdu!
- در پی او کی شدی مانند حیز ** پی خود را واکشیدی گبر نیز
- Sığır kasapların ne yapacağını bilseydi hiç onların peşine düşer, dükkâna gider miydi?
- گاو گر واقف ز قصابان بدی ** کی پی ایشان بدان دکان شدی
- Yahut ellerinden kepek yer miydi? Yahut da onların yüze gülücüğüne aldanır onlara süt verir miydi?
- یا بخوردی از کف ایشان سبوس ** یا بدادی شیرشان از چاپلوس
- Hatta ot yese bile, neden beslendiğini bilseydi hiç o otu hazmedebilir miydi?
- ور بخوردی کی علف هضمش شدی ** گر ز مقصود علف واقف بدی
- Şu halde âlemin direği gafletten ibarettir... Devlet nedir? Dev yani koş kelimesiyle let yani dayak kelimesinden meydana gelme bir kelime! 1330
- پس ستون این جهان خود غفلتست ** چیست دولت کین دوادو با لتست
- Önce koş... Koş da sonunda dayak ye! Bu yıkık yerde devlet sahibine eşekçesine ölümden başka hiçbir şey yok!
- اولش دو دو به آخر لت بخور ** جز درین ویرانه نبود مرگ خر
- Sen, bir işe el atar, o işe iyice sarılırsın... O işteki ayıp ve noksan o anda sana örtülüdür.
- تو به جد کاری که بگرفتی به دست ** عیبش این دم بر تو پوشیده شدست
- Allah, senden o işin ayıbını örttüğünden canla başla o işe girişebilirsin.
- زان همی تانی بدادن تن به کار ** که بپوشید از تو عیبش کردگار
- Hararetle sahip olduğun fikrin de ayıbı senden gizlidir.
- همچنین هر فکر که گرمی در آن ** عیب آن فکرت شدست از تو نهان
- Sana o fikirdeki ayıp ve kusur belli olsaydı ondan kaçardın... Canın, bu fikirle aramda keşke mağriple maşrik arası kadar uzaklık olsaydı der! 1335
- بر تو گر پیدا شدی زو عیب و شین ** زو رمیدی جانت بعد المشرقین
- Nihayet ondan usanır, pişman olursun ya... Bu hal, evvel olsaydı hiç ona koşar mıydın?
- حال که آخر زو پشیمان میشوی ** گر بود این حال اول کی دوی
- Şu halde ona girişelim, kaza ve kadere uygun olarak o işi görelim diye önce ondaki ayıbı, kusuru, bizden gizlemiştir.
- پس بپوشید اول آن بر جان ما ** تا کنیم آن کار بر وفق قضا
- Kaza ve kader, hükmünü izhar edince göz açılır, pişmanlık gelir, çatar!
- چون قضا آورد حکم خود پدید ** چشم وا شد تا پشیمانی رسید
- Bu pişmanlıkta ayrı bir kaza ve kaderdir... Bu pişmanlığı bırak da Allah’a tap!
- این پشیمانی قضای دیگرست ** این پشیمانی بهل حق را پرست
- Pişman olmayı kendine âdet edinirsen boyuna pişman olur durur, nihayet bu pişmanlığı da daha ziyade pişman olursun! 1340
- ور کنی عادت پشیمان خور شوی ** زین پشیمانی پشیمانتر شوی
- Ömrünün yarısı perişanlıkta geçer, öbür yarısı da pişmanlıkta heder olur gider!
- نیم عمرت در پریشانی رود ** نیم دیگر در پشیمانی رود
- Bu fikri, bu pişmanlığı terk et de daha iyi bir hal, daha iyi bir dost ve daha iyi bir iş ara!
- ترک این فکر و پریشانی بگو ** حال و یار و کار نیکوتر بجو