English    Türkçe    فارسی   

4
1451-1475

  • Ömrümde ayın aksini suda bile görmemişken nasıl olurda gösterebilirsin a hamhalat, a bön!
  • Ahmaklar baş oldular da akıllılar başlarını kilime çektiler!
  • Yâ eyyühel Müzemmil’in tefsiri
  • Peygambere bu yüzden “Ey kilime bürünen, ey ürküp kaçan, kilimden çık!
  • Kilime baş çekme, yüzünü örtme... Çünkü âlem şaşkın bir beden, sense bu âleme akılsın!
  • Kendine gel de dâvaya kalkışanlardan arlanıp gizlenme... Çünkü sende vahiy mumunun nurları var! 1455
  • Kendine gel de geceleri kalk, çünkü ey Peygamber, mum geceleri ayakta durur!
  • Senin nurun olmadıkça aydın gün bile gecedir... Sana sığınmadıkça aslan bile Tavşan kesilir!
  • Ey Mustafa, bu nur denizinde kaptanlık et... Çünkü sen, ikinci Nuh’sun!
  • Akıllılara bir yol gösterici lâzım... Hele yol, deniz yolu olursa!
  • Kalk da yolu vurulmuş kervana bak... Her yanda kaptan kesilmiş gül yabanileri gör! 1460
  • Sen, vaktin Hızır’ısın, her geminin imdadına yetişen sensin... Ruhullah gibi yalnız yürümeyi âdet edinme!
  • Bu topluluğun önünde gökyüzündeki ışık gibisin, güneşe benziyorsun... Bunlardan gizlenmeye, halveti bezemeye kalkışma!
  • Halvet zamanı değil topluluğa gel! Ey Peygamber, hidayet, Kaf Dağına benzer, sense Hümasın!
  • Dolunay, gökyüzünde geceleri yürür... Köpeklerin sesi yüzünden yürüyüşünü bırakmaz.
  • Kınayanlar, senin dolunayına karşı köpeklere benzerler... Sana karşı ürüyüp dururlar! 1465
  • Bu köpekler, “Susun, dinleyin” emrine karşı sağırdırlar... Ahmaklıklarından senin dolunayına karşı hav havlayıp durmaktalar!
  • Ey şifa, hastayı terk etme... Ey şifa hastayı terk etme... Sağıra kızıp körün sopasını bırakma!
  • Sen demedin mi ki “Körü, yolda tutup yeden Allah’tan yüzlerce ecir alır, yüzlerce sevaba girer!
  • Kim bir körü kırk adım yederse günahları bağışlanır, doğru yolu bulur!”
  • eksik 1470
  • Doğru yolu gösterenin işi budur; sen de doğru yolu gösterensin... Ahir zamanın yasına neşesin sen!
  • Ey takva sahiplerinin imamı, bu hayallere kapılanları, yakîn makamına kadar götür!
  • Kim gönlünden sana karşı bir hile, bir düzen düşünürse onun boynunu ben vururum, sen tasalanma, neşelen, neşeli neşeli yürü!
  • Onun körlüğüne körlükler katarım... O, şeker sanır ama ben ona zehir veririm!
  • Akıllar benim nurumla parlar, aydınlanır... Hileler, benim hilemden öğrenilir! 1475