English    Türkçe    فارسی   

4
1687-1711

  • Allah ihsanı, bakırları iksire doğru sürer götürür... Fakat o altın yaldızlı, bu ihsandan mahrum kalır.
  • Ey altın yaldızlı, davaya kalkışma da sana müşteri olan hep böyle kör kalmaz, sen onu gör!
  • Mahşer nuru, onların gözlerini açar... Onların gözlerini sen bağlıyordun ya... Bu yüzden rüsvay olursun sen!
  • İşin sonunu gören, canların ve gözlerin hasedini çeken kişileri gör! 1690
  • Bir de bu günkü gören kişileri seyret! Bunlar, içleri bozuk kişilerdir... Asıldan baş çekmişler, ayrılmışlardır!
  • Bugünü görenlere, bu yüzden bilgisizlikte ve şüphede kalanlara göre suphu sadıkla suphu kâzibin ikisi de birdir.
  • Suphu kâzip, yüz binlerce kervanı helak yeliyle süpürmüş, gitmiştir civanım!
  • Cihanda hiçbir nakit yoktur ki o, isteklileri yanıltmasın... Vay o kişinin canına ki mihengi makası yoktur!
  • Dâvaya kalkışan kişiye, dâvadan geçmesi için ısrar ve peygamberlere uymasını emrediş
  • Ebu Süleyman dedi ki: ben de Ahmet’im... Ahmet’in dinini hileyle vurup kıracağım 1695
  • Ebu Süleyman’a de ki: Pek kibirlenme, işin önüne bakıp böbürlenme, sonuna bak!
  • Başına adam toplama hırsıyla kılavuzluğa kalkışma... Kılavuza uy, ardından git de önünde mum gidedursun, sen de yolunu gör!
  • Mum, ay gibi maksadını gösterir... bu tarafta tane var, yahut burası tuzak der!
  • Elinde bir ışık oldu mu istesen de istemesen de doğan iziyle karga izini görür, ayırt edersin!
  • Fakat mumun yoksa buna imkân yoktur. Çünkü bu kargalar hilekârdır... Akdoğanların seslerini öğrenmişlerdir. 1700
  • Yiğit, hüthüdün sesini öğrense de nerede hüthüdün sesi, Seba’nın haberi?
  • Arızi sesi, asıl sesten bil... Padişahların taçları, hüthütlerin taçlarından alınmadır!
  • Dervişlerin sözleriyle ariflerin nüktelerini şu hayâsızlar, dillerine dolamışlardır.
  • Eski ümmetlerin helâk olması, hep katı taşı öd ağacı sanmalarındandır!
  • Onu anlayacak, meydana çıkaracak temyiz kabiliyetleri vardı ama hırs ve tamah, insanı kör ve sağır eder! 1705
  • Körlerin körlüğü rahmetten uzak değildir, onlara acınır. Fakat hırs körlüğüne özür yoktur!
  • Padişahın çarmıha gerdiği adama acınır, fakat haset çarmıhına gerilen bağışlanmaz!
  • A balık, sonuna bak işin, oltaya değil! Fakat pisboğazlığın, senin işin sonunu gören gözünü kapattı!
  • İki gözle evveli sonu gör... Kendine gel, iblis gibi tek gözlü olma!
  • Tek gözlü ona derler ki yalnız içinde bulunduğu hali görür... Hayvanlar gibi başka şeyden haberi yoktur. 1710
  • Öküzün iki gözünü çıkarmanın cezası bir gözü çıkarma cezasıdır... Çünkü onda şeref yoktur ki!