English    Türkçe    فارسی   

4
1741-1765

  • Halife, bana tam on kat elbise verdi... Yüzlerce methüsena, ona yakın olsun!
  • Onu bir hayli övdü, şükürlerde, hamitlerde bulundu... Nihayet şükür, haddini aştı.
  • Dediler ki: senin perişan halin, yalanına şahadet etmekte.
  • Bedenin çıplak, başın kabak, için yanmış... bu şükürleri, bir yerden mi çaldın, yoksa birisinden mi öğrendin?
  • Nerede methettiğin emîrin şükür ve hamd nişaneleri? Onların, şu şerefsiz başında, ayağında görünmesi gerekti. 1745
  • Dilin, o padişahı methetmede ama yedi âzan da şikâyet edip duruyor.
  • O cömertlik padişahını, o kerem sultanını övüyorsun ama bu övüşe karşılık ayağında bir ayakkabı, bacağında bir şalvar olmalıydı bari!
  • Ben, dedi... Bütün verdiklerini dağıttım; emir ihsanda kusur etmedi hiç!
  • Bütün ihsanlarını aldım, fakat hepsini yetimlere, yoksullara bağışladım.
  • Mal verdim, karşılığında uzun bir ömür aldım... Çünkü içim pek temizdir benim! 1750
  • Bunun üzerine dediler ki: o kutlu mal gittiyse içindeki bu duman, bu hararet nedir ya?
  • İçinde diken gibi yüzlerce pislik var... Hiç keder, muştulanma nişanesi olur mu?
  • Söylediğin o geçmiş şeyler doğruysa nerede aşk, bağışlama ve razı olma nişanesi?
  • Hadi tutalım mal kayboldu gitti, meyil nerede? Sel geçip gittiyse geçtiği yer hani?
  • Gözün evvelce cana canlar katan siyah bir göz idiyse hadi diyelim o güzellik geçti... Fakat neden şimdi gözün gök? 1755
  • A ekşi suratlı, temizlik nişanesi nerede? Senden eğri lâfların kokusu gelmekte, sus!
  • Mal bağışlamanın gönülde yüz türlü nişanesi olur... İyi işin yüzlerce alâmeti görünür!
  • Malını dağıtıp bağışlayan kişinin gönlüne o mal yerine yüzlerce dirilik gelir!
  • Allah tarlasına temiz tohumlar ekilsin de sonra temiz mahsul vermesin... İmkânı yok!
  • Allah bahçeleri de mahsul vermezse artık Allah yeri geniştir denebilir mi? Söyle! 1760
  • Bu yokluk yeri bile mahsul vermemezlikte bulunmaz... Artık bundan çok geniş olan Allah yeri nasıl olur da mahsul vermez?
  • Bu yerin bile sayısız mahsul verme kabiliyeti vardır, en aşağı bir tohuma yedi yüz verir!
  • Hamd ediyorsun, hani hamd edenlerin nişanesi? Bu nişaneler ne içinde var, ne dışında!
  • Ârifin Allah’ya hamd etmesi doğrudur... Çünkü o hamdın şahidi eldir, ayaktır!
  • Hamd ediş, arifi karanlık cisim kuyusundan çekip çıkarır... Dünya zindanından kurtarır! 1765