English    Türkçe    فارسی   

4
1929-1953

  • Ya bir şeyhin huzuruna gider gibi o mezarın başına gelir yahut da sözsüz müşkülleri hallolurdu.
  • 1930.Nihayet yine bir gün kutlulukla o mezarın başına geldi... Yeni kar yağmıştı, mezarlar karla örtülmüştü. 1930
  • Mezarın üstünde kat kat karların bayrak gibi yüceldiğini, kubbe kubbe yığıldığını görünce gamlandı.
  • O diri Şeyh’in mezarından ses geldi. Ben buradayım, bana gel diye seni çağırıp duruyorum.
  • Kendine gel... Sesime koş; bu yana seğirt! Âlem karla dolsa da sen, benden yüz çevirme!
  • O gün, Ebulhasan’ın hali düzeldi... Önce duymuş olduğu şaşılacak şeyler, o gün kendisinde zuhur etti.
  • Kölenin ilk mektuba cevap gelmeyince padişaha başka bir mektup daha yazması
  • O kötü zanda bulunan köle kınamalarla, feryadu figanlarla dolu bir mektup daha yazdı. 1935
  • “Bundan önce padişaha bir mektup daha yazdım... Fakat bilmem eline değdi mi?” dedi.
  • Güzel yüzlü padişah o mektubu da okudu; ona da cevap vermedi, seslenmedi.
  • Padişah ona aldırmamaktaydı... O da tam beş kere padişaha mektup yazdı.
  • Nihayet perdeci başı “o da sizin kulunuz... Bir cevap verseniz değer.
  • Cevap verirseniz, bir kula, bir köleye lütuf ile bakarsanız padişahlığınızdan ne eksilir ki?” dedi. 1940
  • Padişah dedi ki: bu kolay... Fakat köle sersem... Ahmak adam çirkindir, Allah merdududur.
  • Suçunu, kabahatini affederim ama illeti bana da sirayet eder sonra!
  • Bir uyuz, yüz kişiyi uyuz eder... Hele bu hareketi beğenilmez habis uyuz, büsbütün beterdi!
  • Kâfir bile akılsızlık uyuzuna tutulmasın... Yoksa şumluğu, bulutta bile yağmur bırakmaz!
  • Şumluğu yüzünden buluttan bir katra yağmur yağmaz... Şehir, onun baykuşluğu yüzünden viraneye döner! 1945
  • O ahmakların uyuzluğu yüzünden Nuh tufanı, koca bir âlemi kötülüklerle yıktı gitti!
  • Peygamber “Kim ahmaksa düşmanımızdır... Yol kesen gulyabanidir...
  • Akıllıysa canımızdır; ondan gelen serin esinti ondan gelen rüzgâr bize fesleğendir.
  • Akıl, bana sövse razıyım... Çünkü benim feyiz vericiliğimden bir feyze sahiptir.
  • Onun sövmesi faydasız değildir... Boş elle kalkıp konukluğa gelmez. 1950
  • Ahmak, ağzıma helva tıksa onun helvasından hastalanır, ateşlenirim, dedi.
  • Lâtifsen. Gönlün aydınsa şunu iyice bil: Eşek götünü öpmede bir lezzet yoktur!
  • Faydasız yere bıyığını pis pis kokutur... Yemek yemeksizin elbise, onun tenceresiyle kararır!