English    Türkçe    فارسی   

4
2020-2044

  • Sonra kulakların da can sesini, Allah haberlerini, Peygamber buyruklarını duymada bir mesnedi var 2020
  • باز صف گوشها را منصبی ** در سماع جان و اخبار و نبی
  • Yüz binlerce göze ses duyma kabiliyeti verilmemiştir; hiçbir gözün ses duymadan haberi yoktur.
  • صد هزاران چشم را آن راه نیست ** هیچ چشمی از سماع آگاه نیست
  • Böylece her duyguyu birer birer say... Her biri, öbürünün işini göremez!
  • هم‌چنین هر حس یک یک می‌شمر ** هر یکی معزول از آن کار دگر
  • Beş tane dış, beş tane de iç duygusu... Hepsi on tane duygu, ayakta saf kurmuştur.
  • پنج حس ظاهر و پنج اندرون ** ده صف‌اند اندر قیام الصافون
  • Din safından baş çeken giden, gider, en son safa katılır!
  • هر کسی کو از صف دین سرکشست ** می‌رود سوی صفی کان واپسست
  • Sen, gülün sözünü terk etme... Söyleye dur! Bu söz pek büyük bir kimyadır. 2025
  • تو ز گفتار تعالوا کم مکن ** کیمیای بس شگرفست این سخن
  • Bir bakır senin sözünden nefret eder, kaçmaya kalkışırsa yine sen kimyayı ondan esirgeme!
  • گر مسی گردد ز گفتارت نفیر ** کیمیا را هیچ از وی وام گیر
  • Büyücü nefesi şimdi, bu söze uymadıysa sözün, belki sonunda ona tesir eder, bir fayda verir.
  • این زمان گر بست نفس ساحرش ** گفت تو سودش کند در آخرش
  • Oğul, gelin de gelin... Sizi Allah esenlik yurduna çağırmada!
  • قل تعالوا قل تعالوا ای غلام ** هین که ان الله یدعوا للسلام
  • Hocam, benliği bırak, başbuğ olma sevdasından vazgeç! Bir başbuğ ara, ona uy... Başbuğ olmaya pek özenme!
  • خواجه باز آ از منی و از سری ** سروری جو کم طلب کن سروری
  • Birisinin, Peygamber’e Huzeyl kabilesinden olan genci başbuğ yaptığından dolayı itirazda bulunması
  • اعتراض کردن معترضی بر رسول علیه‌السلام بر امیر کردن آن هذیلی
  • Peygamber, Allah yardımına nail olan askerine Huzeyl kabilesinden olan o genci başbuğ yapınca, 2030
  • چون پیمبر سروری کرد از هذیل ** از برای لشکر منصور خیل
  • Bir herzevekil, hasedinden dayanamadı... İtiraza bunu kabul edemeyiz bayrağını kaldırmaya kalkıştı.
  • بوالفضولی از حسد طاقت نداشت ** اعتراض و لانسلم بر فراشت
  • Halka bak hele... Bunlar karanlık âlemindendir... Geçici bir matah için nasıl geçici bir hale düşer, nasıl itiraza kalkışırlar!
  • خلق را بنگر که چون ظلمانی‌اند ** در متاع فانیی چون فانی‌اند
  • Ululuk yüzünden hepsi dağınıklığa düşmüşler, canlarını vermişler, ölü bir hale gelmişlerdir. Fakat savaşta, diridir onlar!
  • از تکبر جمله اندر تفرقه ** مرده از جان زنده‌اند از مخرقه
  • Şaşılacak şey şu: Zindanın anahtarı, bu çeşit adamın elindedir de yine kendisi zindanda mahpustur!
  • این عجب که جان به زندان اندرست ** وانگهی مفتاح زندانش به دست
  • O genç tepeden tırnağa kadar pisliğe batmıştır... Fakat akarsu, eteğine dokunup akmaktadır! 2035
  • پای تا سر غرق سرگین آن جوان ** می‌زند بر دامنش جوی روان
  • Dilediği ile daima yan yanadır da yine de bir dayanacak, huzur bulacak kişinin yanına varabilsem diye ne sabrı vardır, ne kararı!
  • دایما پهلو به پهلو بی‌قرار ** پهلوی آرامگاه و پشت‌دار
  • Nur gizlidir... Arayıp sormak, gizliliğine şahit. Fakat gönül, saçma sözlerden kurtuluş dilemez ki!
  • نور پنهانست و جست و جو گواه ** کز گزافه دل نمی‌جوید پناه
  • Fakat dünya zindanında bir kurtuluş yeri olmasaydı gönül ne sıkılırdı, ne de halâs olmayı araştırır, isterdi!
  • گر نبودی حبس دنیا را مناص ** نه بدی وحشت نه دل جستی خلاص
  • Sıkılıp üzülmen, seni bir memur gibi “Hadi ey sapık, ey yolsuz... Bir doğru yol ara” diye çekip çekiştirmededir...
  • وحشتت هم‌چون موکل می‌کشد ** که بجو ای ضال منهاج رشد
  • Doğru yol vardır... Fakat pusuda gizlidir. Bulmak için durmadan, dinlenmeden delicesine aramak gerek; böyle arayan bulur! 2040
  • هست منهاج و نهان در مکمنست ** یافتش رهن گزافه جستنست
  • Dağınıklık, pusuda topluluğu arar... Sen hemen bu isteyende istenenin yüzünü gör!
  • تفرقه‌جویان جمع اندر کمین ** تو درین طالب رخ مطلوب بین
  • Bağdaki cansız mahsulat, köklerinden sürmüş, yetişmiştir... Onlara diriliği vereni anla!
  • مردگان باغ برجسته ز بن ** کان دهنده‌ی زندگی را فهم کن
  • Hiç müjde verecek biri olmasaydı bu zindandakilerin gözleri, hep kapıya dikilir, kalır mıydı?
  • چشم این زندانیان هر دم به در ** کی بدی گر نیستی کس مژده‌ور
  • Irmak olmasaydı yüz binlerce ırmağa batıp ıslanan olur muydu?
  • صد هزار آلودگان آب‌جو ** کی بدندی گر نبودی آب جو