- Halka bak hele... Bunlar karanlık âlemindendir... Geçici bir matah için nasıl geçici bir hale düşer, nasıl itiraza kalkışırlar!
- خلق را بنگر که چون ظلمانیاند ** در متاع فانیی چون فانیاند
- Ululuk yüzünden hepsi dağınıklığa düşmüşler, canlarını vermişler, ölü bir hale gelmişlerdir. Fakat savaşta, diridir onlar!
- از تکبر جمله اندر تفرقه ** مرده از جان زندهاند از مخرقه
- Şaşılacak şey şu: Zindanın anahtarı, bu çeşit adamın elindedir de yine kendisi zindanda mahpustur!
- این عجب که جان به زندان اندرست ** وانگهی مفتاح زندانش به دست
- O genç tepeden tırnağa kadar pisliğe batmıştır... Fakat akarsu, eteğine dokunup akmaktadır! 2035
- پای تا سر غرق سرگین آن جوان ** میزند بر دامنش جوی روان
- Dilediği ile daima yan yanadır da yine de bir dayanacak, huzur bulacak kişinin yanına varabilsem diye ne sabrı vardır, ne kararı!
- دایما پهلو به پهلو بیقرار ** پهلوی آرامگاه و پشتدار
- Nur gizlidir... Arayıp sormak, gizliliğine şahit. Fakat gönül, saçma sözlerden kurtuluş dilemez ki!
- نور پنهانست و جست و جو گواه ** کز گزافه دل نمیجوید پناه
- Fakat dünya zindanında bir kurtuluş yeri olmasaydı gönül ne sıkılırdı, ne de halâs olmayı araştırır, isterdi!
- گر نبودی حبس دنیا را مناص ** نه بدی وحشت نه دل جستی خلاص
- Sıkılıp üzülmen, seni bir memur gibi “Hadi ey sapık, ey yolsuz... Bir doğru yol ara” diye çekip çekiştirmededir...
- وحشتت همچون موکل میکشد ** که بجو ای ضال منهاج رشد
- Doğru yol vardır... Fakat pusuda gizlidir. Bulmak için durmadan, dinlenmeden delicesine aramak gerek; böyle arayan bulur! 2040
- هست منهاج و نهان در مکمنست ** یافتش رهن گزافه جستنست
- Dağınıklık, pusuda topluluğu arar... Sen hemen bu isteyende istenenin yüzünü gör!
- تفرقهجویان جمع اندر کمین ** تو درین طالب رخ مطلوب بین
- Bağdaki cansız mahsulat, köklerinden sürmüş, yetişmiştir... Onlara diriliği vereni anla!
- مردگان باغ برجسته ز بن ** کان دهندهی زندگی را فهم کن
- Hiç müjde verecek biri olmasaydı bu zindandakilerin gözleri, hep kapıya dikilir, kalır mıydı?
- چشم این زندانیان هر دم به در ** کی بدی گر نیستی کس مژدهور
- Irmak olmasaydı yüz binlerce ırmağa batıp ıslanan olur muydu?
- صد هزار آلودگان آبجو ** کی بدندی گر نبودی آب جو
- 2045.Yanını yere koyup yatamıyor, rahatsız oluyorsun... Bil ki evde bir yatağın, yorganın var! 2045
- بر زمین پهلوت را آرام نیست ** دان که در خانه لحاف و بستریست
- Karar edilecek bir yer olmadıkça karasız kişi olmaz... Sersemliği gideren bir şey bulunmasa sersemlik bulunmaz!
- بیمقرگاهی نباشد بیقرار ** بیخمار اشکن نباشد این خمار
- O adam dedi ki: “Hayır hayır ey Allah elçisi. Askere ihtiyar birisini başbuğ yap!
- گفت نه نه یا رسول الله مکن ** سرور لشکر مگر شیخ کهن
- Ey Allah elçisi, genç, aslan oğlu aslan bile olsa askere, ihtiyardan başkası kumandan olmasın!
- یا رسول الله جوان ار شیرزاد ** غیر مرد پیر سر لشکر مباد
- Zaten sen söyledin... Şahidim senin sözün: Kendisine uyulacak kişi pir olmalıdır, pir!
- هم تو گفتستی و گفت تو گوا ** پیر باید پیر باید پیشوا
- Ey Allah elçisi, şu askere bak! Ondan daha yaşlı daha ileri bunca kişi var! 2050
- یا رسولالله درین لشکر نگر ** هست چندین پیر و از وی پیشتر
- Bu ağaçtaki şu sarı yaprağa bakma da onun olgun elmalarını devşir!
- زین درخت آن برگ زردش را مبین ** سیبهای پختهی او را بچین
- Onun sarı yaprakları nasıl olur da bomboş olur... Zaten yaprağının sararması, olgunluk ve kemal alâmetidir.
- برگهای زرد او خود کی تهیست ** این نشان پختگی و کاملیست
- Yüzün sararması, saçın sakalın ağarması, olgun aklı müjdeler!
- برگ زرد ریش و آن موی سپید ** بهر عقل پخته میآرد نوید
- Yeni sürmüş, yeni yeşermiş yapraklarsa meyvenin hamlığına delalet eder.
- برگهای نو رسیدهی سبزفام ** شد نشان آنک آن میوهست خام
- Azıksızlık azığı her şeyden vazgeçiş, Ariflik nişanesidir. Altının sarılığı, sarrafın yüzünü kızartır, benzine kan getirir. 2055
- برگ بیبرگی نشان عارفیست ** زردی زر سرخ رویی صارفیست
- Gül yüzlü, sakallı, bıyığı yeni terlemiş genç, henüz mektepte okuma, yazma öğrenmededir.
- آنک او گل عارضست ار نو خطست ** او به مکتب گاه مخبر نوخطست