- Doğru yol vardır... Fakat pusuda gizlidir. Bulmak için durmadan, dinlenmeden delicesine aramak gerek; böyle arayan bulur! 2040
- هست منهاج و نهان در مکمنست ** یافتش رهن گزافه جستنست
- Dağınıklık, pusuda topluluğu arar... Sen hemen bu isteyende istenenin yüzünü gör!
- تفرقهجویان جمع اندر کمین ** تو درین طالب رخ مطلوب بین
- Bağdaki cansız mahsulat, köklerinden sürmüş, yetişmiştir... Onlara diriliği vereni anla!
- مردگان باغ برجسته ز بن ** کان دهندهی زندگی را فهم کن
- Hiç müjde verecek biri olmasaydı bu zindandakilerin gözleri, hep kapıya dikilir, kalır mıydı?
- چشم این زندانیان هر دم به در ** کی بدی گر نیستی کس مژدهور
- Irmak olmasaydı yüz binlerce ırmağa batıp ıslanan olur muydu?
- صد هزار آلودگان آبجو ** کی بدندی گر نبودی آب جو
- 2045.Yanını yere koyup yatamıyor, rahatsız oluyorsun... Bil ki evde bir yatağın, yorganın var! 2045
- بر زمین پهلوت را آرام نیست ** دان که در خانه لحاف و بستریست
- Karar edilecek bir yer olmadıkça karasız kişi olmaz... Sersemliği gideren bir şey bulunmasa sersemlik bulunmaz!
- بیمقرگاهی نباشد بیقرار ** بیخمار اشکن نباشد این خمار
- O adam dedi ki: “Hayır hayır ey Allah elçisi. Askere ihtiyar birisini başbuğ yap!
- گفت نه نه یا رسول الله مکن ** سرور لشکر مگر شیخ کهن
- Ey Allah elçisi, genç, aslan oğlu aslan bile olsa askere, ihtiyardan başkası kumandan olmasın!
- یا رسول الله جوان ار شیرزاد ** غیر مرد پیر سر لشکر مباد
- Zaten sen söyledin... Şahidim senin sözün: Kendisine uyulacak kişi pir olmalıdır, pir!
- هم تو گفتستی و گفت تو گوا ** پیر باید پیر باید پیشوا
- Ey Allah elçisi, şu askere bak! Ondan daha yaşlı daha ileri bunca kişi var! 2050
- یا رسولالله درین لشکر نگر ** هست چندین پیر و از وی پیشتر
- Bu ağaçtaki şu sarı yaprağa bakma da onun olgun elmalarını devşir!
- زین درخت آن برگ زردش را مبین ** سیبهای پختهی او را بچین
- Onun sarı yaprakları nasıl olur da bomboş olur... Zaten yaprağının sararması, olgunluk ve kemal alâmetidir.
- برگهای زرد او خود کی تهیست ** این نشان پختگی و کاملیست
- Yüzün sararması, saçın sakalın ağarması, olgun aklı müjdeler!
- برگ زرد ریش و آن موی سپید ** بهر عقل پخته میآرد نوید
- Yeni sürmüş, yeni yeşermiş yapraklarsa meyvenin hamlığına delalet eder.
- برگهای نو رسیدهی سبزفام ** شد نشان آنک آن میوهست خام
- Azıksızlık azığı her şeyden vazgeçiş, Ariflik nişanesidir. Altının sarılığı, sarrafın yüzünü kızartır, benzine kan getirir. 2055
- برگ بیبرگی نشان عارفیست ** زردی زر سرخ رویی صارفیست
- Gül yüzlü, sakallı, bıyığı yeni terlemiş genç, henüz mektepte okuma, yazma öğrenmededir.
- آنک او گل عارضست ار نو خطست ** او به مکتب گاه مخبر نوخطست
- Yazısı, yazısının harfleri eğri büğrüdür... Gürbüz olsa bile delikanlıdır, aklı azdır onun!
- حرفهای خط او کژمژ بود ** مزمن عقلست اگر تن میدود
- İhtiyarın ayağı, hızlı adım atmasa da aklının iki kanadı vardır, yücelerde uçar!
- پای پیر از سرعت ار چه باز ماند ** یافت عقل او دو پر بر اوج راند
- Örnek istiyorsan Cafer’e bak! Allah, ona elinin, ayağının yerine iki kanat verdi!
- گر مثل خواهی به جعفر در نگر ** داد حق بر جای دست و پاش پر
- Altını bırak... Bu söz örtülüdür, gönlüm cıva gibi ıstıraplara düştü! 2060
- بگذر از زر کین سخت شد محتجب ** همچو سیماب این دلم شد مضطرب
- İçimizden güzel sözlü, güzel sesli yüzlerce sükût, elini ağzına komada, yeter artık demede!
- ز اندرونم صدخموش خوشنفس ** دست بر لب میزند یعنی که بس
- Sükût denizdir, söylemek ırmağa benzer... Deniz seni aramada, sen ırmağı arama!
- خامشی بحرست و گفتن همچو جو ** بحر میجوید ترا جو را مجو
- Denizin işaretlerinden baş çevirme... Sözü bitir doğrusunu Allah daha iyi bilir!
- از اشارتهای دریا سر متاب ** ختم کن والله اعلم بالصواب
- O edepsiz, Peygamberin huzurunda o soğuk dudaklarından sözler çıkarmada, böylece söylenip durmadaydı.
- همچنین پیوسته کرد آن بیادب ** پیش پیغامبر سخن زان سرد لب