English    Türkçe    فارسی   

4
2287-2311

  • Akıl, ona diyordu k: Ahmaklık, seninle değil mi? Ahmaklıkla ahde vefa edilmez.
  • Ahitlerde vefa etmek, akılla olur... Sense aklın yok a eşek değerli!
  • Akıl, ahdini hatırlar... Akıl, unutkanlık perdesini yırtar.
  • Aklın olmadı mı unutkanlık, sana hâkim olur... Sana düşmanlık eder, tedbirini bozar. 2290
  • Aşağılık pervane, aklının azlığından kendini ateşe vurur... Ateş, ateşin yakıcılığı, ateşin sesi, aklına bile gelmez.
  • Fakat kanadı yandı mı tövbe eder ama hırsı ve unutkanlığı yine onu ateşe atar.
  • Bir şeyi kavramak, anlamak, hıfzetmek ve hatırlamak, aklın işidir... Akıl bunların derecesini yüceltir.
  • İnci olmayınca parlaklığı nasıl olur da bulunur? Hatırlatan olmayınca adam, o işten nasıl kaçınır?
  • Bu vakitsiz istek de sahibinin akılsızlığındandır. Çünkü ahmaklığın nasıl bir huyu vardır? Göremez ki! 2295
  • O, nedamet zahmetinin sonucudur... Define gibi aydın olan aklıdan gelmez.
  • Zahmet geçti mi o nedamet de yok olur gider... o tövbe ve nedamet, toprak değerinde bile değildir.
  • O nedamet, gam ve elem karanlığı yüzünden yükünü bağladı... Fakat gündüz geldi mi gecenin sözünü mahveder!
  • O gam karanlığı gitti de hoşluk vakti geldi mi gönülden de onun neticesi, o derdin doğurduğu nedamet geçip gider!
  • O adam, tövbe eder ama akıl piri ona “Tekrar dünyaya döndürülseler yine yapma denen şeylere bulaşırlar. Onları yaparlar” diye bağırıp durur. 2300
  • Vehim aklın zıddıdır, onunla savaşır durur. Ona benzer ama o değildir. Akla sahip olan Musa aleyhsselâm’ın vehim sahibi olan Firavunla soru ve cevabı
  • Ey yiğit, akıl, şehvetin zıddıdır... Şehveti dokuyan akla akıl deme.
  • Şehvete mağlûp olana vehim de... Vehim, halis akıllar altınının kalpıdır.
  • Vehimle akıl, mihenk olmadıkça meydana çıkmaz. Her ikisini de hemen mihenge vur.
  • Bu mihenk de Kur’an’dır. Peygamberlerin halidir... Mihenk kalpa gel der.
  • Gel de benim yüzümden ne hale girdiğini gör... Çünkü sen benim ne inişimin ehlisin ne çıkışımın! 2305
  • Aklı bir testere ikiye biçse o ateşteki altın gibi yine gülümser.
  • Vehim, âlemleri yakan Firavundur; akıl, canları parlatan aydınlatan Musa’nındır.
  • Musa, yokluk yoluna gitti... Firavun, ona dedi ki: Sen kimsin?
  • Musa, ben akılım... Ululuk ıssı Allah’ın elçisiyim... Allah’ın ulu bürhanıyım, azgınlıktan insana emniyet veren kişiyim ben!
  • Firavun dedi ki: Sus, huyluyu bırak da sen bana eski adını söyle! 2310
  • Musa dedi ki: Benim nispetim, Allah’ın şu toprak yurdunadır... Asıl adım da onun kullarının en aşağısı.