Musa şöyle cevap verdi: Haşa... O padişaha, padişahlıkta kimse şerik olamaz.
گفت حاشا که بود با آن ملیک ** در خداوندی کسی دیگر شریک
Mülk ve devlette tektir, eşi yok. Kullarına ondan başka başbuğ yoktur.2325
واحد اندر ملک او را یار نی ** بندگانش را جز او سالار نی
Halkına ondan başka kimse sahip değildir. helâke düşmüş kişiden başka kimse ona şeriklik davasına kalkışamaz.
نیست خلقش را دگر کس مالکی ** شرکتش دعوی کند جز هالکی
Beni nakşeden, bana bu sureti veren odur; nakkaşım odur benim... Başkası bu dâvaya kalkışırsa zalimdir.
نقش او کردست و نقاش من اوست ** غیر اگر دعوی کند او ظلمجوست
Sen benim kaşımı bile yaratmaya kadir değilsin... Böyleyken nasıl olur da beni yarattığını söyleyebilirsin?
تو نتوانی ابروی من ساختن ** چون توانی جان من بشناختن
Asıl o gaddar, o azgın sensin ki Allah’a şerik olmak davasına düşmüşsün.
بلک آن غدار و آن طاغی توی ** که کنی با حق دعوی دوی
Ben bir kötü kişiyi öldürdüysem ne nefsime uyduğumdan öldürdüm, ne de eğlence için!2330
گر بکشتم من عوانی را به سهو ** نه برای نفس کشتم نه به لهو
Ben bir yumruk indirdim o da derhal ölüverdi... Zaten canı yoktu can verdi geberdi gitti.
من زدم مشتی و ناگاه اوفتاد ** آنک جانش خود نبد جانی بداد
Ben bir köpek öldürdüm... Fakat sen peygamber oğullarını, yüz binlerce suçsuz, ziyansız çocukları öldürdün ya!
من سگی کشتم تو مرسلزادگان ** صدهزاران طفل بیجرم و زیان
Onları öldürdün; hepsinin kanı senin boynundadır... Bakalım hele, bu kan içmeden başına neler gelecek?
کشتهای و خونشان در گردنت ** تا چه آید بر تو زین خون خوردنت
Yakup soyunu öldürdün... Maksadın da hep beni öldürmekti, bunu umuyor, bunu istiyordun sen!
کشتهای ذریت یعقوب را ** بر امید قتل من مطلوب را
Allah, seni kör etti de beni seçti... Nefsinin pişirip kotardığı hile, baş aşağı geldi.2335
کوری تو حق مرا خود برگزید ** سرنگون شد آنچ نفست میپزید
Firavun dedi ki: Bunları bırak hele... Şüphesiz benim hakkım, tuz ekmek hakkı buydu ha!
گفت اینها را بهل بیهیچ شک ** این بود حق من و نان و نمک
Beni halkın önünde rezil rüsvay edesin... Aydın günü gönlüme karartasın... Sen de olan hakkıma karşılık yapacağın bu mu senin?
که مرا پیش حشر خواری کنی ** روز روشن بر دلم تاری کنی
Musa, kıyamet gününün horluğu daha güçtür... Hayırda, şerde bana riayet etmezsen kıyamette halin bundan beter olur.
گفت خواری قیامت صعبتر ** گر نداری پاس من در خیر و شر
Bir pirenin acısına tahammülün yok; yılanın acısına nasıl tahammül edeceksin?
زخم کیکی را نمیتوانی کشید ** زخم ماری را تو چون خواهی چشید
Görünüşte senin işini yıkıyorum ama bir dikeni gül bahçesi haline getiriyorum dedi.2340
ظاهرا کار تو ویران میکنم ** لیک خاری را گلستان میکنم
Yapılma yıkılmadadır; topluluk dağınıklıkta; düzeltme kırılmada… Murat muratsızlıktadır; varlık yoklukta. Her şey, buna benzer. Öbür zıtlar ve eşlerde hep bunlar gibidir.
بیان آنک عمارت در ویرانیست و جمعیت در پراکندگیست و درستی در شکستگیست و مراد در بیمرادیست و وجود در عدم است و علی هذا بقیة الاضداد والازواج
Birisi geldi yeri bellemeye, sürmeye başladı. Aptalın biri dayanamayıp feryat etti.
آن یکی آمد زمین را میشکافت ** ابلهی فریاد کرد و بر نتافت
Dedi ki: Bu yeri neden yıkıyorsun... Neden yarıyor dağıtıyorsun?
کین زمین را از چه ویران میکنی ** میشکافی و پریشان میکنی
Adam dedi ki: A ahmak, yürü git... Benimle uğraşma! Sen, yapılmayı yıkılmada bil! (189.sayfa-223.sayfaya kadar bulunamadı)
گفت ای ابله برو و بر من مران ** تو عمارت از خرابی باز دان
Bu yer, böyle çirkin ve yıkık bir hale gelmedikçe nasıl olur da olur da gül bahçesi, buğday tarlası haline gelir.
کی شود گلزار و گندمزار این ** تا نگردد زشت و ویران این زمین
Düzeni alt üst olmadıkça nasıl olur da bostanlık, ekinlik olur; mahsul ve meyve yetiştirir?2345
کی شود بستان و کشت و برگ و بر ** تا نگردد نظم او زیر و زبر
Yarayı neşterle deşmedikçe iyileşir onulur mu hiç?
تا بنشکافی به نشتر ریش چغز ** کی شود نیکو و کی گردید نغز
Ahlatın, ilaçla yıkanmadıkça hastalığın nasıl geçer, nasıl şifa bulursun?
تا نشوید خلطهاات از دوا ** کی رود شورش کجا آید شفا
Terzi kumaşı paramparça eder... Bir kimse çıkıp da o sanatını bilen terziye,
پاره پاره کرده درزی جامه را ** کس زند آن درزی علامه را