- Gâh cehennemdeki kaynar suyun kaynamasının, köpürmesinin tesiriyle zulüm suyum, halkı çürütür, eritir! 2525
- گه ز عکس جوشش آب حمیم ** آب ظلمم کرده خلقان را رمیم
- Ben zemherinin aksiyle zemheri olmuşum. Yahut da cehennemin aksiyle cehenneme benzemişim!
- من ز عکس زمهریرم زمهریر ** یا ز عکس آن سعیرم چون سعیر
- Şimdi yoksul ve mazlumlara cehennemim. Vay onu zebun bulursam!
- دوزخ درویش و مظلومم کنون ** وای آنک یابمش ناگه زبون
- Musa aleyhisselâm'ın, Firavun'un imanına karşılık olan o dört fazileti anlatması
- شرح کردن موسی علیهالسلام آن چهار فضیلت را جهت پای مزد ایمان فرعون
- Musa dedi ki: O dördün birincisi, bedenin ebedi olarak sıhhatte kalır.
- گفت موسی که اولین آن چهار ** صحتی باشد تنت را پایدار
- Tıp bilgisinde söylenen illetler, ey akıllı er, bedeninden uzaklaşır.
- این عللهایی که در طب گفتهاند ** دور باشد از تنت ای ارجمند
- İkincisi, ömrün uzun olur. Ecel, ömründen çekinir! 2530
- ثانیا باشد ترا عمر دراز ** که اجل دارد ز عمرت احتراز
- İyi bir ömür sürdükten sonra âlemden, muradına erişmeden gitmezsin.
- وین نباشد بعد عمر مستوی ** که بناکام از جهان بیرون روی
- Hatta süt emer çocuğun süt istemesi gibi eceli istersin. Fakat seni esir eden bir zahmet, bir dert yüzünden değil.
- بلک خواهان اجل چون طفل شیر ** نه ز رنجی که ترا دارد اسیر
- Ölümü ararsın ama bir eziyete uğrayıp âciz kaldığından değil de evin harabesinde defineyi gördüğünden!
- مرگجو باشی ولی نه از عجز رنج ** بلک بینی در خراب خانه گنج
- Bunun üzerine kazmayı eline alır da hiç düşünmeksizin evi yıkmaya başlarsın.
- پس به دست خویش گیری تیشهای ** میزنی بر خانه بیاندیشهای
- Çünkü evi, definenin perdesi görürsün. Bilir, anlarsın ki bu bir tek tane, yüzlerce harmana mâni olmaktadır. 2535
- که حجاب گنج بینی خانه را ** مانع صد خرمن این یک دانه را
- Artık bu taneyi ateşe atarsın, erlik sıfatıyla sıfatlanır, er olursun.
- پس در آتش افکنی این دانه را ** پیش گیری پیشهی مردانه را
- Ey bir yaprak uğruna bağdan olan., sen, bir yaprağa kapılıp kalan ve bu yüzden üzümden mahrum olan kurda benziyorsun.
- ای به یک برگی ز باغی مانده ** همچو کرمی برگش از رز رانده
- Fakat Allah’ın lütfu ve keremi, bu kurdu uyandırınca bilgisizlik ejderhası seni yer, siler süpürür!
- چون کرم این کرم را بیدار کرد ** اژدهای جهل را این کرم خورد
- Kurt, meyvalarla, ağaçlarla dolu bir bağ kesilir. İşte bahtı, talihi iyi olanlar, böyle bir değişikliğe nail olurlar!
- کرم کرمی شد پر از میوه و درخت ** این چنین تبدیل گردد نیکبخت
- Ben gizli bir hazineydim, bilinmeyi diledim hadisi kutsinin tefsiri
- تفسیر کنت کنزا مخفیا فاحببت ان اعرف
- Evi yık, bu Yemen akilciyle yüz binlerce ev yapılır! 2540
- خانه بر کن کز عقیق این یمن ** صد هزاران خانه شاید ساختن
- Hazine, ev altındadır, ev yıkılmadıkça ele geçmesine çare yok., evi yıkmaktan ürkme, durma!
- گنج زیر خانه است و چاره نیست ** از خرابی خانه مندیش و مهایست
- Çünkü bu hazinenin ele geçecek bir parasıyla zahmetsiz, meşakkatsiz binlerce ev yapılabilir.
- که هزاران خانه از یک نقد گنج ** توان عمارت کرد بیتکلیف و رنج
- Nihayet bu ev zaten viran olacak, altındaki hazine de apaçık meydana çıkacak!
- عاقبت این خانه خود ویران شود ** گنج از زیرش یقین عریان شود
- Fakat o vakit hazine senin olmaz, çünkü o ele geçen ganimet, ruhun evi yıkma ücretidir.
- لیک آن تو نباشد زانک روح ** مزد ویران کردنستش آن فتوح
- insan, ancak çalıştığını kazanır. o işten hiçbir ücrete sahip olamayınca, 2545
- چون نکرد آن کار مزدش هست لا ** لییس للانسان الا ما سعی
- Artık, eyvanlar olsun., böyle bir ay bulut altındaymış da görmedim!
- دست خایی بعد از آن تو کای دریغ ** این چنین ماهی بد اندر زیر میغ
- İyilik edip bana söylenen sözleri tutmadım, attık hazine gitti, elim bomboş diye elini ısırır, hayıflanır durursun!
- من نکردم آنچ گفتند از بهی ** گنج رفت و خانه و دستم تهی
- Meselâ; sen ücretle bir ev kiralarsın, fakat o evi satın alsan bile senin mülkün değildir ki!
- خانهی اجرت گرفتی و کری ** نیست ملک تو به بیعی یا شری
- Bu evde iş işleyesin diye kira müddeti, eceline kadardır.
- این کری را مدت او تا اجل ** تا درین مدت کنی در وی عمل