Ah, o zaman kazmanın hakkını verseydim şimdi gamdan kurtulmuş olurdum!
آه گر داد تبر را دادمی ** این زمان غم را تبرا دادمی
Gözümü nakşa, takmış, çocuklar gibi aşk oyunlarına dalıp kalmıştım!2565
چشم را بر نقش میانداختم ** همچو طفلان عشقها میباختم
O muradına erişmiş hakim, sen bir çocuksun. Evde nakışlarla, suretlerle dolu diyerek ne de doğru, ne de güzel söylemiştir.
پس نکو گفت آن حکیم کامیار ** که تو طفلی خانه پر نقش و نگار
İlâhiname de çok vasiyetlerde bulunmuş, tozu dumana ver, varlığının kökünü kazı demiştir.
در الهینامه بس اندرز کرد ** که بر آر دودمان خویش گرد
Firavun ey Musa dedi; kâfi, gönlüm, ıstıraptan eridi gitti., artık üçüncü vadini söyle!
بس کن ای موسی بگو وعدهی سوم ** که دل من ز اضطرابش گشت گم
Musa dedi ki; üçüncüsü şu: Devletin iki kat artar, iki âlemin de düşmandan arınmış devlet ve saltanatına nail olursun!
گفت موسی آن سوم ملک دوتو ** دو جهانی خالص از خصم و عدو
Şimdiki devlet ve ikbalinden daha fazla devlete, ikbale ve ülkelere sahip olursun. Şimdiki devletin savaş içindedir, o devlet sulh ve huzur içinde!2570
بیشتر زان ملک که اکنون داشتی ** کان بد اندر جنگ و این در آشتی
Savaş âleminde sana böyle bir devlet ve ülke ihsan eden, bir gör de bak, sulhta ülkene nasıl bir sofra kurar!
آنک در جنگت چنان ملکی دهد ** بنگر اندر صلح خوانت چون نهد
Keremiyle cefa zamanında onları veren, vefa zamanında seni nasıl görüp gözetir, arayıp yoklar, bir bak da gör!
آن کرم که اندر جفا آنهات داد ** در وفا بنگر چه باشد افتقاد
Firavun, ey Musa, dördüncüsü nedir? Çabuk söyle, çünkü sabrım yetti, hırsım arttı dedi.
گفت ای موسی چهارم چیست زود ** بازگو صبرم شد و حرصم فزود
Musa dedi ki: Daima genç kalırsın, daima saçın, sakalın katran gibi siyah, yüzün erguvan gibi kırmızı olur.
گفت چارم آنک مانی تو جوان ** موی همچون قیر و رخ چون ارغوان
Bizce rengin, kokunun değeri yoktur. Fakat sen aşağılıksın, onun için aşağı âlemden konuşuyorum!2575
رنگ و بو در پیش ما بس کاسدست ** لیک تو پستی سخن کردیم پست
Renkle, kokuyla, mevkile öğünmek, çocukları sevindirir, aldatır!
افتخار از رنگ و بو و از مکان ** هست شادی و فریب کودکان
Halka, kendi aklınız miktarınca değil, onların akılları miktarınca söz söyleyin ki Allah’a ve Peygamber'ine yalan demesinler hadisi
بیان این خبر کی کلموا الناس علی قدر عقولهم لا علی قدر عقولکم حتی لا یکذبوا الله و رسوله
İşim çocuğa düştü., gayri çocukların ağzını kullanmam lâzım!
چونک با کودک سر و کارم فتاد ** هم زبان کودکان باید گشاد
Mektebe git de sana kuş alayım yahut kuru "üzüm, ceviz ve fıstık getireyim diyeyim!
که برو کتاب تا مرغت خرم ** یا مویز و جوز و فستق آورم
Sen beden gençliğinden başka bir şey bilmiyorsun ya, al işte bu gençliği, a eşek, nah sana arpa
جز شباب تن نمیدانی به کیر ** این جوانی را بگیر ای خر شعیر
Yüzün hiç buruşmaz, pörsümez. Kutlu gençliğin hep bu halde kalır.2580
هیچ آژنگی نیفتد بر رخت ** تازه ماند آن شباب فرخت
Ona ne ihtiyarlık buruşması gelir, ne de selvi ye benzeyen boyun iki kat olur!
نه نژند پیریت آید برو ** نه قد چون سرو تو گردد دوتو
Ne sendeki gençliğin kuvveti azalır, ne dişlerin, ağrır, sallanır!
نه شود زور جوانی از تو کم ** نه به دندانها خللها یا الم
Kadınların erkekten nefretine sebep olan gevşekliği, kadına yaklaşmamak derdini görmezsin!
نه کمی در شهوت و طمث و بعال ** که زنان را آید از ضعفت ملال
Gençlik çağının parlaklığı seni öyle bir açar, neşelendirir ki Ukâşe'nin müjdesi de Peygamber'i öyle-açmış, öyle neşelendirmişti işte!
آنچنان بگشایدت فر شباب ** که گشود آن مژدهی عکاشه باب
Saferin çıktığını kim müjdelerse ona cennet müjdesi vereceğim buyurması
قوله علیه السلام من بشرنی بخروج صفر بشرته بالجنة
Ahir zaman Peygamberi Ahmed, Rebiyülevvel ayında göçtü, bunda hiç ihtilâf yoktur.2585
احمد آخر زمان را انتقال ** در ربیع اول آید بی جدال
Gönlü, bu göç zamanını haber alınca can ve gönülden o vakta âşık oldu.
چون خبر یابد دلش زین وقت نقل ** عاشق آن وقت گردد او به عقل
Safer gelince, bu ay bitince sefer edeceğim diye-neşelendi.
چون صفر آید شود شاد از صفر ** که پس این ماه میسازم سفر
Her gece bu buluşmanın iştiyakıyla sabahlara kadar "Ey yücelerden yüce arkadaş!" der dururdu!
هر شبی تا روز زین شوق هدی ** ای رفیق راه اعلی میزدی